12 Kasım 2012 Pazartesi

Cildimiz

Sponsorlu Bağlantılar:

İNSAN CİLDİ
İnsanın en geniş cinsel tahrik alanı cildidir. Cildimizin her santimetre karesi yumuşak dokunmalara karşı hassastır. Ciltte dokunmayı algılayan dokular, kıl dibi folikülleri, dokunma halkacıkları ve sinirler zarif dokunmaları algılar.

Dokunma basıncı kalkarken de her okşamanın etkisini ileriye doğru iletirler. Boyunun arka kısmı, ellerin içi kol mafsalları, ayaklar, göbek çevresi ve kulaklar özellikle tatlı okşamalara hassastırlar. Kusursuz bir cildin bu nedenle önemli bir cinsel sinyal sayılmasına şaşılmamalıdır. Cilt; süt gibi, kan gibi temiz, tüyleri şeftali gibi olmalıdır. Daha doğrusu bir bebek cildi gibi olmalıdır.

Günümüzde cilt rengi konusundaki akım değişmektedir. Eskiden süt gibi beyaz bir cilt değer taşırdı. Çünkü böyle kusursuz beyaz bir ten bir soyluluk belirtisi de sayılırdı. Beyaz süt gibi teni olan kişi, herhangi birisi gibi açık havada güneşin alnında ter dökerek çalışan birisi olamazdı! Daha sonra bronzlaşmak moda oldu. Güneşte yanan bronzlaşmaya, böyle bir ten Avrupalıların uzun yolculuk yapıp güneşli yerlere güneye tatil seyahati yapmalarının kanıtı gibi görülüyordu. Şimdi yeniden beyaz ve soluk ten arzulanır oldu. Çünkü güneşte yanmak cilt kanserine karşı daha büyük bir tehlike belirtisi olarak kabul edilmektedir. Ozon tabakasındaki deliğin tam altında bulunan Avustralya ve Yeni Zelanda daha da tehlikeli bölgeleri oluşturuyor.

Cildimiz, insanın en büyük organıdır. Cildimizdeki kan damarları, gerektiğinde kanımızın büyük bir kısmını içerebilir, böylece vücut ısısını da düzenleyebilir. Pigment denen boya maddeleri de cildimizin özellikle güney ülkelerinde, güneşe karşı doğal korunma maddesidir. Pigment, sıcak ülkelerde uzun vadeli cilt renklerini oluşturur. Tropikal ülkelerde yaşayan insanların rengi siyah, güneş fakiri Avrupa ülkelerinde ise beyazdır. Cilt, vücudu ısıya, soğuğa, hafif elektrik akımlarına belirli ölçüde zehirli gazlara karşı da korur. İnsanlar aşırı sıcakta 24 saat içinde 2,5 litreye kadar ter dökebilir. Soğukta tüylerimizin dikleşmesinin nedeni ise, insanın hala kürkü olduğu gibi yersiz ve çok eski bir geçmişimizden kaynaklanan bir içtepi olduğu varsayılmaktadır. Soğuktan korunmak için cildin altındaki yağ bezleri, yağ üretir. İnsan güneşi, soğuğu umursamazsa cezasını yine cildiyle çeker. Zenciler güneşte yanabilirler, Eskimolar da soğuktan donabilirler.