31 Aralık 2015 Perşembe

Hemofili Hastalığı Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

HEMOFİLİ HASTALIĞI

Hemofili kanda pıhtılaşma ile ortaya çıkan bir kan hastalığıdır. Pıhtılaşma kandaki proteinlerin azlığı ya da yokluğundan ortaya çıkar. Kanın vücutta dolaşmasını sağlayan kan damarları venler, arterler ve kılcal damarlardan oluşmaktadır. Damarlardan herhangi bir tanesinde zarar görmesi durumunda iç kanama olmaktadır. Normal seyirde kan damarı hasar gördükten hemen sonra travmanın damar üzerine etkisiyle damar duvarı kasılır ve "trombosit" adı verilen kan hücrelerine sıra gelir ve hasarlı bölgede "trombosit tıkacı" adı verilen geçici bir tıkaç yaparlar. Kan damardaki yırtılma minikse, bu tıkaç kan kaybını tek başına engeller, ama yırtık büyükse kanamayı durdurmak için trombosit tıkacına ek olarak kanın pıhtılaşması da gerekmektedir. Bu aşamada, pıhtılaşma faktörlerine ihtiyaç duyar. Pıhtılaşma faktörlerinin devreye girmesiyle oluşan fibrin iplikçikleri, trombositleri, kan hücrelerini ve plazmayı da içine alarak kan pıhtısını meydana getirir. Hemofili'de ise yeterince güçlü bir kan pıhtısı oluşamamaktadır. Bu sebeple bir Hemofili hastasında vücut içi veya vücut dışı ciddi bir travma oluşursa, hastaya genellikle pıhtılaşmanın sağlanması hastanede tedavi uygulanır. Hemofili hastalarının kanamaları normal bir kişiden daha hızlı kanamaz, ama kan kaybının süresi uzamaktadır.

Hamileler Neden İdrar Kaçırır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamileliğin ilk aylarında böbreğin süzdüğü kanın miktarında artışlar olur. İlk üç ayın sonunda bu miktar en yüksek seviyesine gelir. Böbreğinizin yaptığı idrar çoğalmaya başlar. Bu durum daha çok idrar yapmanıza ve hemen sıkışmanıza neden olmaktadır. Hamilelerin idrar torbasıyla büyümekte olan rahimleri anotomik yer değiştirmelere başlar. Rahminizin büyümesi aynı zamanda idrar torbanızın yukarı doğru veya geriye doğru çekilmesine sebep olur. Gebelikte progesteron hormonu yükselir. Bu hormon, ilk rahim olmak üzere bir çok organının gevşemesine neden olur. Artmış progesteron östrojen reseptör sayısını azaltır. Bu da urge inkontinansa (idrar kaçırma) yol açan önemli sebeplerden iridir. İdrar yolu enfeksiyonu da idrar kaçırmaya neden olur. Mesane duvarının idrar yolu enfeksiyonları ile hassaslaşması sonunda oluşur. Öksürükte karın içi basıncı etkiler ve idrar kaçırmaya neden olabilir. Gebelere idrar egzersizleri ve perine kaslarını çalıştırıcı egzersizler verilmesi iyi olur. Bu egzersizlerle idrar kaçırma sorunu azalabilir. Bunlar yapıldığı halde

Hazımsızlık Neden Oluyor?

Sponsorlu Bağlantılar:

HAZIMSIZLIK NEDEN OLUYOR?

Hazımsızlığınız varsa bazı hastalıkların başlayacağının belirtisidir. Hazımsızlık sindirim sistemini de olumsuz etkiler. Beslenme problemleriniz varsa düzensiz yemek yiyorsanız hazımsızlık yaşayabilirsiniz. Hazımsızlığın belirtileri vardır. Bunlar yemek yediğinizde midenizde oluşan şişkinlik, gaz ve geğirmedir. Ayrıca midenizde yanma ve ağrıda olabilir. Hazımsızlık kabızlık yapar. Bazı durumlarda ishal de yapabilir. Hazımsızlığın ilk nedeni yediklerinizi ağzınızda iyice çiğnememenizdir. Bir tartışma veya stres yaşandığında yemek yemeyin. Bu şekilde yenen yemekte çok hava yutulur. Sinir sisteminin dengesi bozulur. İfrazat bezleri yeterince çalışmaz. Yağlı ve hamurlu yemeklerde hazmı zor olan besinlerdir. Bu besinler barsakta fazla tutulur. Kabızlığa yol açar. Barsak tembelliği yapar. Kabız olursanız iştahsızlık yaşarsınız yemek istemezsiniz. Bu sebeple bol bol sıvı almalı ve düzenli beslenmelisiniz. Sindirim sisteminiz güçlü olursa bu hastalıklara kolay yakalanmazsınız.

29 Aralık 2015 Salı

GENİTAL SİĞİL NASIL BULAŞIR?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hem kadında hem erkekte genital bölgede görülen bir siğildir. Enfeksiyon sonucunda oluşur. Bu enfeksiyona hpv (human papilloma virüsü) denir. Genital bölgede bir veya birden fazla iğne başı kadar küçük ağrısız kitlelerdir. Ülkemizde de giderek sıklıkta görülen bu cinsel yolla bulaşan enfeksiyonun hem erkekte hem de kadında, fakat özellikle kadınlarda sağlık sorunlarına neden olabilir. Bunlar görüldüğünde muayene olunmalı müdahale edilmelidir. Çoğu virüs hastalığında olduğu gibi HPV de bir kez vücuda girdiğinde hücreler içinde yerleşir ve zaman zaman alevlenmelere yol açar. Bu sebeple HPV enfeksiyonu kesin tedavisi olmayan bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bu hastalık cinsel yolla bulaşır. Genellikle birden çok eşi olan veya daha önceden olmuş kişilerde görülür. HPV virüsü penis ve vajina ağzı gibi nemli bölgelerde gelişir. HPV cinsel temasla bulaşan bir hastalık olduğundan gerekli önlemleri almalısınız. Virüs bulaşıcı olduğu için birliktelik yaşanacak kişide çok belirgin siğiller varsa ilişkiye girmemek gerekir. Siğil olan kişinin tedavi görüp hastalığın temizlenmesi beklenmelidir.

Göz Tembelliği Nasıl Tedavi Edilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Göz tembelliği oldukça zor bir rahatsızlıktır. Çünkü ilk yaşlarda oldukça güçlük çekilebilir. Daha küçük çocuklarda ve bebeklerde sağlam gözün doktor tarafından elle kapatılması haline tepkiyi değerlendirmek gibi bir takım yöntemlerle göz tembelliği olup olmadığına bakılır. 4 yaş öncesinde yapılacak göz muayenesinde göz doktoru şunları yapar. Gözlerde herhangi bir kayma olup olmadığına bakılır. Daha sonra saydam ortamlarda herhangi bir bulanıklık olup olmadığına bakar, göz bebeği bir damla ile genişletilerek, her iki gözün refraksiyon (kırma) değerleri ölçülür. Burada önemli olan nokta özellikle bir gözde, diğerinin çok üzerinde bir kırma kusuru olup olmadığıdır. Bunun dışında her iki gözdeki yüksek kırma kusurları da incelenir. Kırma kusuru muayenesi dışında retina muayenesi ve optik sinir muayenesi de yapılarak muayenesi bitirilir. Göz tembelliği varsa tedaviye başlanır. Doktorunuz ilaç tedavisine başlar. Daha sonrasında gözün bir tanesi bandajla kapatılır. Birkaç hafta kapalı kalabilir. Bebeğinizde şaşılık varsa cerrahi müdahaleden önce göz tembelliğinin tedavi edilmesi gerekir.Göz tembelliği cerrahi bir işlemle düzelmez. Bandaj kapalı kalmalıdır. Bu süreçte sabırlı olunmalıdır. Tedavinin tamamlanması önemlidir. İleride ki yaşlarda sıkıntı yaşanmaması için gereklidir.

EEG Neden Çekilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

EEG bazı hastalıkların tanısının konulması için çekilir. EEG, beyindeki sinir hücreleri tarafından hem uyanıklık, hem de uyku halindeyken üretilen elektriksel faaliyetin kağıt üzerine beyin dalgaları halinde yazdırılmasıdır. Sara (Epilepsi) hastalığı varsa çekilir. Bunun yanında bilinç ve algı bozuklukları, unutkanlık, dikkat bozukluğu, bunama ve bazı psikiyatrik hastalıklarda da çekilir. Uyku bozuklukları, koma, beyin ölümü ve santral sinir sistemi iltihabı gibi hastalığı olan kişilere de EEG çekilmektedir. EEG hastalıklara göre çeşitleri vardır. Bu, kısa süreli uykuda EEG ya da tüm gece uykuda EEG, Video-EEG görüntülemesi olarak planlanabilir. Çekilecek filmde vücudunuza ve saç derinize elektrotlar bağlanacağı için derinizin elektriksel iletkenliği önemlidir. Bu nedenle; saçlarınızın temiz ve yıkanmış olması gerekir. Saçlarınızı yıkadıktan sonra; saç kremi, saç spreyi, jöle uygulamayın. Saçlı deriye yapıştırılan elektrotlarla yapılan EEG incelemesi tümüyle zararsız bir inceleme yöntemidir.

Lazerle Göz Tedavi Ediliyor Mu?

Sponsorlu Bağlantılar:

Göz tedavisinde 25 yıldır yapılan Excimer Lazer tedavisi vardır. 18–60 yaşları arasında olan bazı kronik hastalığı (diyabet - romatizma vb.) ve kronik göz hastalığı (glokom vb) olmayan, 12 dereceye kadar miyoplar, 6 dereceye kadar hipermetroplar ve 6 dereceye kadar astigmatlar bu lazer tedavisinden faydalanabilir. Detaylı göz muayenesi olmanız gerekir. Görme derecenize bakılır, göz bozukluğu ve göz tansiyonu var mı diye bakılır. Ayrıca göz bebekleri damla ile büyütülüp göz numaraları damlalı olarak tekrar belirlenir ve ayrıntılı olarak göz dibi retina damar yapısı ve göz sinirleri muayene edilir. Tanı konulduktan sonra lazer tedavisi yapılabilir. Detaylı göz muayenesine ek olarak korneal topografi, pakimetri ve pupillometre yapılır. Bu tetkiklerle kornea tabakasının şekli ve kalınlığına bakılır. Muayeneye gitmeden önce lens kullanan kişilerin 3 hafta önceden lens kullanmayı bırakmaları gerekir.

Kimler grip aşısı olmalıdır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kimler grip aşısı olmalıdır?

Kronik hastalığı olan kişilerde öldürücü bile olabilen gripten korunmanın şu an için bilinen tek yolu grip aşısıdır. Bu aşı, salgın başlamadan önce yapılmalıdır. 65 yaş üstündeki yaşlı insanlara ve ilk 3 ayından sonra hamilelere ve çocuklara grip aşısı önerilmektedir. Gribin bulaşması açısından yüksek riski olan kişiler; yakın çalışan iş arkadaşları, yaşlılar, astım, şeker ve kronik solunum hastaları, öğretmenler, öğrenciler, askerler, hac ve umreye gidenlerdir. Şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, titreme, yüksek ateş, kuru öksürük ve baş ağrısıyla ortaya çıkan gripten korunmak için, salgın başlamadan önce aşı yaptırarak, önlem alınmalıdır. Uzmanlar, gribin önemli bir salgın hastalık olduğuna ve birçok kişinin bu rahatsızlıktan dolayı zor dönemler yaşabileceğini söylüyorlar. Grip aşısı, genel olarak 65 yaş ve üzerindeki kişilerle, grip sonrası hastalık riski olan herkese, 6 aylık bebeklikten itibaren herkese yapılabilir. Çünkü ağır seyirli hastalık nedeniyle hem işgücü kaybı ve dolayısıyla ekonomik kayıplar olmakta hem de özellikle risk gruplarında ölümle sonuçlanabilir.

İlgili aramalar: kimler grip aşısı olmalıdır, grip aşısı olmalı mıyız

28 Aralık 2015 Pazartesi

Grip Nasıl Bulaşır?

Sponsorlu Bağlantılar:

GRİP NASIL BULAŞIR?

Grip de nezle gibi bulaşıcı bir hastalıktır. Hasta kişilerin bulunduğu ortamlarda, hapşırma ve öksürme gibi damlacık dediğimiz yolla geçer. Grip olan hastaların virüs bulaşmış ellerinle temas (örneğin tokalaşma) sonrasında kolaylıkla başkasına bulaşır. Grip tedavi edilebilir. Acile başvurulur. Doktor muayenesi sonrasında ilaç tedavisine başlanır. Yatak istirahati ve ortaya çıkan şikayetleri azaltmaya yönelik destekleyici tedaviler yapılır. Doktor gerek görürse komplikasyonlara yönelik tedaviler verebilir. Grip ve benzeri hastalıklarda antibiyotiklerin hiçbir faydası yok denebilir. Tersine çok ciddi sakıncaları vardır. Hiç bir antibiyotik doktora danışılmadan kullanılmamalıdır. Sağlıklı insanlarda grip; istirahat ve ilaç tedavisiyle 1 hafta içerisinde kendiliğinden iyileşme gösterir. Fakat bazı kişilerde, örneğin vücut direnci zayıf durumda olan kronik hastalığı olanlar, kalp-akciğer hastalığı olanlar, yaşlılar, şeker hastalıkları ve benzeri hastalıkları olanlarda beyin iltihabı, pnömoni, zatürre, kalp kası iltihabı gibi ciddi ve ağır seyredip ölümle sonuçlanabilecek hastalıklar ortaya çıkabilir.

İlgili aramalar: grip nasıl bulaşıyor, grip hastalığı nasıl bulaşır, gribin bulaşması nasıl gerçekleşiyor

Gripin Nezleden Farkı Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

GRİP HASTALIĞI İLE NEZLE ARASINDAKİ FARKI NEDİR? Grip, influenza adı verilen virüsün, solunum yoluyla insan vücuduna girmesiyle başlar. Özellikle de sonbaharın sonunda , kış ve ilkbahar başında salgınlara sebep olan viral yani virüslerin neden olduğu bir hastalıktır. Nezle, diğer ismiyle soğuk algınlığı hastalığı sürekli burun akıntısı, hapşırma, öksürme, gözlerde, boğazda yanma yapar. Bununla birlikte seyreden, genellikle ateşsiz bir üst solunum yolu enfeksiyonudur. Nezle hastalığı kendinize iyi bakarsanız 3 - 7 günde kendiliğinden geçer ve genellikle hastalık ayakta geçirilmektedir. Grip ise hastayı yatağa düşürecek şiddette şikayetlerle kendini gösterir. Bu şikayetler; 40 dereceye varan yüksek ateş, genel vücut kırgınlığı, şiddetli bel, eklem ve kas ağrıları, baş ağrısı ve aşırı halsizliktir. Hastalığın bu özellikleri sebebiyle halk arasında grip, paçavra hastalığı olarak da bilinir. Grip olan hasta mutlaka iyi beslenmeli ve istirahat etmelidir.

İlgili aramalar: nezle gripten nasıl ayırt edilir, nezle ile grip arasındaki fark ne, grip ve nezlenin birbirinden farkı nedir

27 Aralık 2015 Pazar

Göz Tansiyonu Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Göz tansiyonunun diğer bir adı glokomdur. Halk arasında göz tansiyonu adı daha çok kullanılır. Eğer tedavi yapılmazsa ve ihmal söz konusu olursa gözünüzü kaybetme riski oluşur. Glokomda, göz içindeki sıvı basıncı, görme yeteneği için gerekli olan göz sinirine zarar verecek seviyede yüksektir. Glokom dünyada milyonlarca insanda görülen bir hastalıktır. Her insanda ortaya çıkabilir. Bununla birlikte bazı faktörler hastalığın ortaya çıkma riskini arttırabilir. Toplumda 40 yaş üzerinde %2, 60 yaş üzerinde %10 oranında görülmektedir. Göz tansiyonun belirtileri görüldüğünde hastaneye başvurmalısınız.Tedavisi vardır. Bu tedaviler hastalığın derecesine göre değişir. İlaç tedavisi, cerrahi müdahaleler ve lazer tedavileri göz tansiyonu tedavileridir.

İlgili aramalar: glokom nedir, göz tansiyonu nedir, göz tansiyonu kimlerde görülür, glokom risk faktörleri

Fibromyalji Sendromu Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Fibromyalji sendromu kişilerde kas ve iskelet ağrıları olarak ortaya çıkan bir hastalıktır. Yaygın ağrı, sızı, multipl spesifik anatomik bölgede duyarlı noktalarla karakterize kronik ağrı sendromudur. Fibromyalji sendromunun belirtileri özellikle yorgunluk, uyku bozukluğu ve sabah sertliğidir. Farklı oranlarda görülen diğer özellikler baş ağrısı, baş dönmesi, irritabl barsak sendromu, nondermatomal parestezi, subjektif şişlik, psikolojik bozukluklar, dismenore, sık idrara çıkma, göğüs ağrısı, çenede ağrı, karın ağrısı, raynaud fenomeni, sikka semptomları, deri duyarlılığı, retiküler deri renk değişikliği, huzursuz bacak sendromu, hipermobilite sendromu, mitral valv prolapsusu ve belirgin fonksiyonel yetersizliktir. FM, vücudun çeşitli yerlerinde duyarlı noktalar ve sıklıkla birçok semptomunda eşlik ettiği bir sistemik bozukluktur. Dünyada ilk olarak 1904’ te İngiliz nörolog William Gowers tarafından enflamasyon olduğu düşüncesiyle “fibrositis” adı kullanılmıştır. 1920’ lerde “nonartiküler romatizma”, “muskuler romatizma”,1950-60’larda “psikojenik romatizma” olarak bilinmektedir.

25 Aralık 2015 Cuma

Fazla kilolarımdan kalıcı kurtulabilir miyim?

Sponsorlu Bağlantılar:

Fazla kilolarımdan kalıcı olarak kurtulabilir miyim?

Fazla kilolarımızdan kurtulmak için sağlıklı ve dengeli bir diyet yapmalıyız. Çünkü kısa zamanda verilen kilo hızlı sonuç verebilir, ilk başta yüz güldürücü olabilir ancak aslında giden yağ değil su ve kastır. Bu kayıplarda dirençsiz kalmamızı ve hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur. Çok düşük kalorili diyetlerin; baş ağrısına, konsantrasyon bozukluğuna, sinirliliğe, yorgunluğa, bulantıya, kabızlığa, safra ve böbrek taşına, tansiyon düşüklüğüne, adet düzensizliklerine, cilt kurumasına, saç dökülmesine, metabolizma hızında azalma gibi zararlara neden olduğunu unutmamamız gerekir. Kalıcı olarak kilo vermek tabi ki mümkündür. Dengeli ve sağlıklı bir diyet uygulamanız , düzenli egzersiz ve yaşam tarzı değişiklikleri kalıcı kilo vermenin en önemli püf noktalarıdır. Kilosu çok olan kişiler için diyet yapmak zamanla zor gelebilir. Bu sebeple araştırın diyetinize değişlik katın ve motivasyonunuzu yüksek tutun. Diyet yaparken başarısız olmamak için kolay pes etmemelisiniz. Kilo vermek için ilaç kullanmak çok doğru olmayabilir. İlaç kullanacaksanız doktor kontrolünde yapmalısınız. Tabi ki genel sağlık durumunuzun iyi olması çok önemlidir. Obezite olan kişilerde genelde ilaç ek olarak verilir. Kendi isteğinize bağlı olarak zayıflatıcı ilaçlar kullanmayınız. Bir çok yan etkilere hatta ölüme neden olabilir.

24 Aralık 2015 Perşembe

Stres kilo yapar mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Stres kilo yapar mı?

Yapılan araştırmalara göre stresli geçen dönemlerde insandaki yağ depolamada da artışlar görülmüştür. Sorunlarla karşılaştığınızda negatif olmayın. Stresle baş edebilmenin yollarını öğrenin. Kendinize iyi gelecek aktivitelerde bulunun. Egzersiz yapabilirsiniz. Bunun yan sıra pilates, yoga veya masaj denemelisiniz. Kan şekerinizde düşmeler oluyorsa bir doktor kontrolüne gidin. Gerekli olan tetkikleri yaptırın . Bir diyetisyen ile de görüşüp düzenli bir diyet uygulayın. Egzersiz ile en iyi yağ yakımı sağlanabilir. Sabah kalkıldığında sekiz ila oniki saatlik açlıktan sonra kanda dolaşan serbest yağ asidi miktarı yüksektir ve yağlar yakılmaya hazır halde dolaşmaktadır. Kardiyo tarzı egzersiz yapıldığında glikojenin eksikliğinden dolayı yağ daha fazla yakılır. Yemek yendiği zaman insülin salgılanması meydana gelir. İnsülin, vücuttaki yağın mobilizasyonunu engeller. Sabah saatlerinde besin alımı öncesi yapılan egzersizler en iyi yağ yakma yoludur. Stres bugün hayatın her alanında karşımıza çıkacaktır. Önemli olan bundan en az hasar ile çıkmaktır.

İlgili aramalar: stres kilo yaparmı, stres kilo aldırır mı, sıtres şişmanlatır mı

Diyabetlilerin Yaptırması Gereken Testler

Sponsorlu Bağlantılar:

DİYABETLİLERİN YAPTIRMASI GEREKEN TETKİKLER

1- Tansiyon takibi yapılmalıdır. Diyabetiniz varsa, tansiyon sorununuz olmasa bile haftada bir kere tansiyonunuzu kontrol ettirmelisiniz. Genelde tüm diyabetlilerin yüksek tansiyon şikayetleri olmaktadır. Tansiyon yükselince bu durum kan şekerinizin yükselmesine de neden olabilir. Diyabetli hastalarda tansiyon sınırı 130/ 80 mmHg’ dır.

2- Diyabetli hastaların 3-4 ayda bir HbA1c takibi yapılmalıdır. Hba1c kırmızı kan hücrelerinde glikozun bağlı olduğu hemoglobin yüzdesini gösteren bir ölçü birimidir. Hemoglobin kırmızı kan hücrelerinde oksijeni bağlar ve taşınmasını sağlamaktadır. HbA1c son 2-3 ay içindeki ortalama kan glikozu düzeyini ortaya çıkarır.

3- Diyabetliler senede bir kez böbrek fonksiyon testlerini yaptırmalıdır. Böbreklerinizde kalıcı böbrek sorunları yaşamamanız açısından düzenli tetkiklerinizin yapılması gerekir. Eğer bir böbrek sorunu çıkacaksa bile erken teşhis çok önemlidir.

4-Senede bir kere EKG kalp grafisi çekilmelidir. Kalp-damar sisteminizin kontrolü için en basit yöntem kalp elektrosudur.

5- Diyabetliler senede bir kez göz dibi muayenesi yaptırmalıdır.

Diyabet tansı ilk konduğunda göz muayenesi yapılmalıdır.

6- Yine senede bir kez nörolojik muayene yapılmalıdır.

7- Diyabetliler dişlerindeki çürük oluşumu takibi için 6 ayda bir diş muayenesi yaptırmalıdır.

Vücudunuzdaki diğer şikayetlerinize göre başka testler ya da doktorun görmesi istenebilir.

İlgili aramalar: diyabetlilerin yaptırması gereken testler nelerdir, şeker hastaları hangi testleri yaptırmalıdır, şeker hastalığında hangi tetkikler rutin yapılmalıdır

EMG Ne İçin Çekilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

EMG bir kısaltmadır. Bu tetkiğe aslında Elektromiyografi denilir. Elektromiyografi kas ve sinir iletilerinin incelendiği bir tetkiktir. Bu tetkiğin çekilmesi iki aşamadan oluşmaktadır. Birincisi küçük elektrik uyarıları verilerek sinir iletilerine bakılmaktadır. Doktorunuz size bununla ilgili bilgi verecektir. İkinci aşamada ise özel steril bir iğne ile kas iletilerine bakılmaktadır. Doktorlar hastaları için hangi durumlarda Elektromiyografi (EMG) tetkikine baş vururlar, aşağıda bunları sıralayabiliriz.

- Ellerde ve ayaklarda uyuşmalarda, ağrı ve yanmalarda
- Kollarda bacaklarda uyuşma ve kuvvetinizde azalma oluyorsa
- Şeker hastalığında uyuşma hissi yaşanırsa
- Kas erime hastalığında
-Kaslarda aşırı kasılma görüldüğünde
- Kas ağrıları olan kişilerde
-Diyaliz hastalarında görülen uyuşmalarda
- Zaman zaman olan güçsüzlük durumu yaşayan kişilerde
- Yüz felçleri geçiren hastalarda
- Belirli kas gruplarında kuvvetsizlik yaşandığında
- Kazaya, delici kesici silah yaralanmalarına bağlı hareket ve duyu rahatsızlıklarında
- Enjeksiyonlara bağlı hareket ve duyu sorunlarında
-Zehirlenme ve ilaçlara bağlı hareket ve duyu sorunlarında çekilmektedir.

İlgili aramalar: emg niçin çekilir, hangi durumlarda emg çekilir, emg kimlere istenir

Erken Doğum Nasıl Anlaşılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Erken Doğum Nasıl Anlaşılır?

Gebelerde doğumun gerçekleşmesi için rahimde kasılma olması ve bu kasılmaların rahim ağzını açacak kadar şiddetli ve sürekli olması gereklidir. Fakat her kasılmada da ağrı olmayabilir. Genelde belde ve kasıklarda adet sancısına benzer ağrılar hissedilir. Kişi bunu karnında bir sertleşme olarak hisseder. Eskiden söylenen ve günümüzde de bilinen kadınları içinde halk arasında nişan adı verilen sümüğümsü bir tıkacın gelmesi ya da normalden fazla sulu bir akıntı olması erken doğum göstergesidir. İstirahat ile geçmeyen bu tür sancılar olduğunda doktora başvurulmalıdır. Bebek aşağıya doğru bastırıyor gibi bir his oluşur. Erken doğum belirtileri hissettiğinizde yaptığınız işi bırakın. Bir saat sol yanınıza dönerek yatın. 2-3 bardak su için.1 saat içinde belirtilerde gerileme olmaz ise doktorunuza haber vermelisiniz. Gebeye tanı konduktan sonra tedavi tıbbi olarak yapılır. Çok şiddetli durumlarda hastaneye yatırılarak damardan verilen ilaçlar yardımı ile kasılmalar azaltılmaya çalışılır. Gebeliğin devam etmesinin anne ya da bebeğin hayatını tehlikeye atacağı düşünülürse tokoliz (rahim kasılmalarının durdurulmasına yönelik girişim) uygulanmaz. 37 haftayı geçen bir gebelik ise, sancılar doktorunuzun takibiyle kendi seyrine bırakılabilir.

İlgili aramalar: erken doğum nasıl anlaşılır, erken doğumun belirtileri neler, doğumun belirtileri nelerdir, doğumun başladığı nasıl anlaşılır

22 Aralık 2015 Salı

Şeker Hastaları Nelere Dikkat Etmelidir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Diyabet vücudunuzda oluşmaya başladığı zaman bazı belirtiler gösterir. Yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, sık idrara çıkmak, susamak , yara olan yerlerinizin iyileşmesinin uzun alması gibi belirtilerdir. Ailenizde şeker hastası olan varsa bu hastalığın sizde olma riski artmaktadır. Belirtileri başladığı andan itibaren doktora başvurulmalıdır. Şeker tahlili yapılarak şekeriniz ölçülür. Eğer ki diyabet hastasıysanız kendinize beslenmenize dikkat etmeniz gerekecektir. Haftada 1 kere sabah-akşam şekerinizi ölçün ve not alın, doktor kontrolünüzde gösterin. Kilonuza dikkat edin. İdeal kilonuzu korumaya çalışın. Günlük yürüyüşler yapmaya özen gösterin. Yemek de öğün atlamayın, diyetisyeninizin veya doktorunuzun verdiği düzene uyun. İçerisinde fruktoz, sakkaroz veya şeker olan hiçbir ürünü satın almayın. Gerektiği zaman farklı besinler tüketebilmek için bilgi edinin. Diyabet için şeker yerine tatlandırıcı kullanın. Başkalarında şekere iyi gelir denilen yiyecekleri yemeyin. Diyabetli olup da rahat yaşamanın en önemli yolu spor yapmak ve diyet yapmaktan geçer.

İlgili aramalar: şeker hastaları nelere dikkat etmelidir, diyabet hastalarının nelere dikkat etmeleri gerekir

Diyabet Hastalarında Ayak Sağlığı

Sponsorlu Bağlantılar:

Diyabet yani şeker hastalığı iyi tedavi görülmez ise ayaklarımız dahil bir çok organımızı etkileyebilmektedir. Bu sebepten dolayı diyabet hastaları için ayak sağlığı çok önem taşır. Özellikle de bayanlar şık ayakkabılar severler ama önemli olan doğru ve şık ayakkabıyı seçmektir. Şeker hastalarının doktora başvurmalarının en sık görülen sebepleri arasında ayak problemleri vardır. Diyabet ayaklarınızı iki şekilde etkiler. Sinirlerin hasar görmesi yani sıcak, soğuk ve ağrıyı hissetmemeniz. Kan damarlarının hasar görmesi de azalan kan akımı nedeniyle ayak ülserleri ve yaralarının geç iyileşmesidir. Ayağımıza batan cisimler canımızı yakmaz, ayakkabı ayağımızı sıkıp yara oluşturduğu halde hiçbir şey hissetmeyebiliriz. Ayaklarımızda sık görülen bir sorun da tırnak batmaları ve ayak mantarlarıdır. Ayaklarınızda ciddi enfeksiyonların oluşmasına sebep olabilirler. Ayak tırnakları ve deride mantar oluşumu diyabetik hastalarda çok yüksek oranda görülür. Çünkü mantara neden olan enfeksiyon diyabetik hastaların cildini çabuk yakalar. Tırnaklarınızda mantar enfeksiyonunun belirtileri tırnakta kalınlaşma, sarı yada mor rengi alması, çatlaması ve tırnak batmasıdır.

İlgili aramalar: diyabet hastalarında ayak sağlığı, şeker hastalarında ayak sağlığı

Kadınlar Lohusalıkta Ne Yapmalı?

Sponsorlu Bağlantılar:

KADINLAR LOHUSALIK DÖNEMİNDE NELER YAPMALIDIR?

Kadınlar doğumdan sonra lohusalık dönemine girerler. Lohusalarda doğumdan sonra kanama görülür. Adet kanamasına benzeyen bir kanamadır. Bir kaç hafta sonra biter. Bu dönemde kanamanız fazla olursa ve ateş yaparsa doktorunuza başvurmalısınız. Lohusalık dönemindeki anneler, doğumdan sonra kanamanın azalması ve rahmi kontrol etmek için elle dairesel hareketlerle karın bölgelerine masaj yapabilirler. Sezaryenli hastalarda ağrı olabilir. Normal doğum ya da sezaryenle doğum yapan hastalar doğum sonrası ilk sekiz saatte idrarını yapmalıdır. Doğum sonrası hastalar mutlaka ayağa kaldırılmalıdır. Normal doğum yapanlar kendini ne zaman iyi hissederse ayağa kalkmalıdır. Sezaryenli olanlarda bu değişir. Doktorun bilgisi doğrultusunda ayağa kalkabilirler. Hareketli olmak yürümek sizin için faydalıdır. Kan dolaşımınız hızlanır, bağırsaklarınız çalışır. Lohusalar en az bir ay istirahat etmelidirler. Fırsat buldukça uyumaya çalışın. Ev işlerinizi az ve kendinizi yormadan yapmalısınız. Lohusalar normal doğum yaptıysa kendini iyi hissettiğinde yıkanabilir. Sezeryanlılar iki gün sonra, dikişin üstü su geçirmeyen bandajla kapalıyken yıkanabilirler.

Yeni Yıl İçin Alınabilecek En Güzel Hediye

Sponsorlu Bağlantılar:

Şimdi yazının başlığına bakıp hemen uçak, araba, sonsuz para diyeceğimi düşünüyorsunuz biliyorum ama bu sefer başka bir hediyeden bahsedeceğim. Yılbaşı yaklaşırken evde aile üyeleri tarafından gizli gizli işler çevrilmeye başlar. Herkes kendi hediyesini en güvenli yere saklamaya çalışır aynı zamanda diğerlerinin hediyelerini bulmaya çalışır. Bu yıl evde yılbaşı için hediyemi biraz erken buldum. Gardırobun en arkasında hışırdayan bir torba içerisinde hediye saklanırsa olmaz.

Neyse ben şu hediye kısmına geçeyim. Daha gelmeyen yılbaşının hediyesi: Oral-B şarjlı diş fırçası. Denemeye çekiniyordum ama hediye gelince keşke daha önce alsaymışım dedim kendi kendime. 

Oral-B, profesyonel diş temizleme aletlerinden esinlenerek tasarlamış bu şarjlı diş fırçaları ile mükemmel bir temizlik deneyimi sunuyor. Diş plaklarını temizlemekte manuel fırçalardan çok daha etkili bir sonuç veriyor, ilk kullanımdan sonra bile daha önce sanki hiç bu kadar iyi dişlerimi fırçalamamışım gibi hissettim. Üç boyutlu oynar başlık sayesindeyse normal bir fırçanın yapamayacağı kadar hareket edip, normalde ihmal ettiğimiz ulaşamadığımız yerlere bile ulaşıyor. Fırça başlıkları dişleri tamamen sararak birçok noktaya temas ediyor ve muhteşem sonuçlar almamı sağlıyor.

Ağız bakımına çok önem veren birisi olarak bu benim için en iyi yılbaşı hediyesi oldu. Siz de yeni yılda sevdiklerinize Oral-B şarjlı diş fırçası hediye ederek onları mutlu edebilirsiniz. 

Ürünleri incelemek ve yılbaşı indiriminden yararlanmak için tıklayınızBu arada, Burcu Esmersoy'lu videosunu da paylaşmadan duramadım :)

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Diyabet Ağız İçinde Yara Yapar Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Diyabet hastasıysanız organlarınıza eskiden olduğundan çok daha iyi bakım yapmalısınız. Ağız içi bakımı da bunlardan bir tanesidir. Diyabet hastaları az ve sık yemek yemeliler. İlk olarak kan şekerinizi kontrol altında tutmalısınız. Her yemekten sonra dişlerinizi fırçalamalı, ara öğünlerden sonra ise mutlaka ağzınızı çalkalamalısınız. Diş fırçanızı 3 ayda bir değiştirmeli, mümkünse 2 fırça alıp dönüşümlü olarak kullanmanız gerekir. Diş etlerinize zarar vermeden fırçalayın. Ağzınızda yara veya iltihap olduğunu fark ederseniz doktora başvurmalı tedavi görmelisiniz . Diş hekiminizin önerdiği gargara ve diş iplerini kullanınız. Her üç ayda dişçiye gitmelisiniz. Uygulamalardan sonra yemek yiyemeyeceğinizi düşünerek insülin uygulamaktan vazgeçmemelisiniz, çünkü stresle birlikte kan şekeri yükselebilir. İnsülin yaptıktan sonra eğer normal yemeklerinizi yiyemiyorsanız kalori açığını sıvı yiyecekler ile gidermelisiniz. Cilt ve ağız içi kurulukları için bol bol su içmelisiniz. Gereken özeni cildinize gösterdiğiniz sürece daha sağlıklı yaşarsınız. Hem de oluşabilecek başka hastalıkları önlemede başarı gösterirsiniz.

İlgili aramalar: diyabet ağız içinde yara yapar mı, şeker hastalarının ağzında yara olur mu, şeker hastalığı ağızda yara yapar mı

Sigaranın Diyabet Üzerinde Etkisi Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Diyabeti olan insanları bir kenara bırakalım sağlıklı insanlar da bile sigara içmek birçok ciddi sağlık sorununa neden olabilir. Sigara kalp ve damar riskini ve akciğer hastalığı riskini artırır. Diyabeti olan bireylerin zaten damar sertliği riski artmaktadır. Bunun üzerine birde sigaranın zararları eklenirse tamamen kalp krizi riski ortaya çıkar. Kronik bronşit,akciğer kanseri, kalp damar hastalıkları riskini artar. Böbrek bozuklukları, göz bozuklukları, kalp krizi, cinsel sorunlar açısından da riskler daha fazla artar. Sigaranın diyabetlilere diğer zararlarını sayacak olursak gribal enfeksiyonların geç iyileşmesine, tansiyonun yükselmesine neden olur. Ayakta oluşan yara ve enfeksiyonların iyileşmesini zorlaştırır. Çünkü sigaradaki nikotin kalp damarlarını kasarak insülinin yapıldığında daha yavaş emilmesine neden olur ve durum da kan şekeri düzeyinizi etkilemektedir. Ayrıca sigarada bulunan nikotin insülinin kan şekerini düşürücü etkisini zayıflatır. Sigarayla birlikte alınan alkol diyabetli kişilerde aynı şekilde sorunlara yol açar. Alkol, karaciğerdeki enzimleri alkolün yıkılması ile meşgul eder ve karaciğerin yeni glikoz üretimini engeller. Alkollü kişi kan şekerinin arttığını da anlayamaz. Alkollü insan berrak düşünemez. Şeker içeren alkollü içecekler başlangıçta kısa bir süre kan şekeri düzeyinin yükselmesine daha sonra hipoglisemi riskinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

İlgili aramalar: sigara şeker hastalarını nasıl etkiler, sigaranın diyabetlilere ne gibi zararları vardır, sigaranın diyabet üzerinde etkisi nedir, sigara şeker hastalarına yasak mı

21 Aralık 2015 Pazartesi

Demir Eksikliği Anemisi

Sponsorlu Bağlantılar:

DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ NEDİR?

Kansızlığın diğer bir adı da anemidir. Kanınızdaki hemoglobin düzeyinin düşük çıkması kansızlık belirtisidir. Kansızlığın sebepleri arasında %90’ını demir eksikliği anemisine bağlıdır . Erkeklerin ortalama yüzde 20'sinde, kadınlarımızın yüzde 35'inde, gebe kadınların %50’sinde, çocukların ise yüzde 40'ında kansızlık bulunmaktadır. Yeni doğan bebeklerde 24 aya kadar demir eksikliği olabilir. Doktorunuz bununla ilgili demir eksikliği için tahlil yaptırır. Çıkan sonuca göre destekleyici demir şurubuna başlar. Hemoglobin kırmızı kan hücrelerine rengini veren ve oksijenin kanda taşınmasını sağlayan bir proteindir. Demir ise hemoglobinin temel yapısına giren bir elementtir. Akciğerlerde alınan oksijenin hemoglobine bağlanarak dokulara aktarılmasında çok önemlidir. Aneminin belirtileri teninizde solukluk olarak ortaya çıkar. Buna bağlı olarak da doktora muayene olunmalıdır.Yapılacak kan tahlili sonucuna göre anemi tanısı konulabilir. Bu hastalığın daha ağır belirtileri de olmaktadır. İştahsızlık, sindirim sistemi bozuklukları, kabızlık , baş dönmesi, halsizlik, çabuk yorulma gibi semptomlar görülebilir. Kansızlığa bağlı demir eksikliği olan çocuklarda toprak yeme gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Crohn Hastalığı

Sponsorlu Bağlantılar:

CROHN HASTALIĞI NEDİR?

Crohn hastalığı kronik iltihabi barsak hastalığıdır. Vücudun sindirim sisteminin tümünü etkilemektedir. Ayrıca bu hastalık yemek borusunu ve mideyi de etkileyebiliyor. Dünyada her yüzbin kişiden 1-10 kişide görülebilmektedir. Eğer ki birinci derece bir yakınınızda crohn hastalığı varsa sizde bu hastalığın olma riski artmaktadır. Ülseratif kolitle Crohn hastalığı benzer bir hastalıktır. Arasındaki farkı şöyle tanımlayabiliriz. Crohn hastalığı tuttuğu organı bölüm bölüm tutar, hastalanmış kısımlar arasında sağlam bölümler kalır. Öte yandan ülseratif kolit barsağın sadece iç yüzünü döşeyen mukoza tabakasını yakalarken, Crohn hastalığında içten dışa bütün kaplar. Crohn hastalığının sebebi tam olarak bilinmemektedir. Crohn hastalığını başlatabilen sebepler mikrobiyal faktörler arasında atipik tüberküloz bakterileri, kızamık; çevresel faktörler arasında da sigara olduğu düşünüllmekedir. Crohn hastalığı ince barsak kanseri riskini biraz daha arttırmaktadır. Bu ciddi hastalığın tedavisi pahalı ve tetkikleri de pahalıdır. SGK güvencenizin olması bu hastalıkta önem taşımaktadır.

Hipergliseminin Belirtileri

Sponsorlu Bağlantılar:

Hipergliseminin Belirtileri Nelerdir?

İnsan vücudun da açlık kan şekeri düzeyi 70-110 mg/dl arasındadır. Tokluk kan şekeri ise 140 mg/dl’yi geçmemelidir. Kan şekerinizin normal sınırların üzerinde bulunmasına hiperglisemi adı verilmektedir. Hiperglisemi diyabetin komplikasyonlarından biridir ve oldukça sık karşılaşılan bir problemdir. Hipergliseminin belirtileri olur. Bunlar sık sık idrara çıkmak, gece boyunca idrar yapmak için uyanmanız. Ağzınızın normalden fazla kuruması ve çok fazla su içmek istemeniz. Her zamankinden daha fazla acıkmak. Halsizlik, yorgunluk hissetmek. Açılan yaralarınızın çok geç iyileşmesi. Derinizde kuruma ve kaşıntı olması. Her şeyi bulanık görmek. Cinsel organınızda sık mantar enfeksiyonu oluşması, kuruluk , kaşıntı olmasıdır. Bu belirtilerden bir veya birkaçının olması kan şekerinizin yükseldiğini gösterir. Öncelikle bu rahatsızlığının sebebi araştırılmalıdır. Bu arada daha sık kan şekeri kontrolü yaptırmanız gerekir. Kan şekerini kontrol altına almak için sık egzersiz yapmak gerekir. Size verilen diyete önem göstermelisiniz.

İlgili aramalar: hipergliseminin belirtileri, şeker yüksekliği nasıl anlaşılır, şekerin yükseldiğini nasıl anlarız

Hipogliseminin Belirtileri

Sponsorlu Bağlantılar:

Hipogliseminin belirtileri nelerdir?

Hipoglisemi kan şekerinin düşüklüğüdür. Bundan dolayı kişide terleme, çarpıntı, baş dönmesi, bulanık görme, konsantrasyon güçlüğü ve koma gibi belirtiler ortaya çıkar. Diyabet hastalarının yaşamlarını tehdit eden olumsuz bir durumdur. Hipoglisemi görülen kişinin acilen tedavi olması gerekir. Eğer uzun sürerse veya çok sık olduğunda beyninizde kalıcı hasarlar meydana getirebilir. Hipoglisemi özellikle insülin kullanan hastalarda kişiye yapılan tedavinin olumsuz sonuç vermesi ile oluşur. Şeker tedavisi gören hastanın beslenmesine ve spor yapmasına verilen diyete uymasına rağmen hipoglisemi ortaya çıkıyorsa bu hastanın tedavisinde değişiklik yapılmalıdır. Hastaların beslenmelerine önem vermeleri gerekir. Bazı ilaçlar ve alkol kullanmakta hipoglisemiye yol açabilmektedir. Şeker hastalarının tedavisinde hasta enfeksiyon hastalığı geçiriyorsa insülin ihtiyacı artar. Hastalık iyileşme döneminde insülin dozu yeniden ayarlanmazsa bu da hipogliseminin olmasında bir sebeptir. Hipogliseminin geçmesi için diyabet hastalarının tedavisine ve yaşam şekillerine çok dikkat etmesi ve hipoglisemi hakkında bilgi sahibi olmaları gereklidir. Tedavinin amacı hipoglisemiye ait belirtilerin düzeltilmesi, beyin hasarına izin verilmemesi ve hipogliseminin tekrarlanmasını önlemektir.

İlgili aramalar: hipogliseminin belirtileri, hipoglisemi nasıl anlaşılır, şekerin düştüğü nasıl anlaşılır

20 Aralık 2015 Pazar

Diyabet Hastalarında Cilt Sorunları

Sponsorlu Bağlantılar:

Diyabet hastalığı insanın cildinde kuruluk yapar. Diyabette dikkat edilmesi gerekenler ilaçlarınızı düzenli almanız ,ve bunun yanı sıra egzersiz, beslenme ve kan şekeri takibidir. En önem vermemiz gereken bir diğer unsurda cildimiz olmalıdır. Cildinize yeteri kadar önem vermezseniz diyabet ilerleyen yıllarda cilt sorunlarına neden olabilir. Kan şekerimiz yüksek gittiği dönemlerde vücudumuzda yara açılma ihtimali daha fazladır. Vücudumuzdaki bu bölgeler ayak, ağız gibi organlarımızdır. Diyabetli hastanın sık beslenmesi gerektiğinden dolayı dişleri her öğün sonrası fırçalanmalı ve her ara öğün sonrası ise ağız çalkalanmalıdır. Diş eti iltihabı oluşmuşsa yara iyileşmesinin geç olabileceği düşünülmeli ve mutlaka diş hekimine gidilmelidir. Günlük ılık su ve bitkisel sabunlarla banyo yapılmalıdır. Yıkandıktan sonra vücudunuzu iyice kurulayın ve mutlaka nemlendirici veya vazelin kullanın. Ayaklarda ise parmak aralarının ıslak kalmamasına dikkat etmeli ve buralara krem sürmemelisiniz. Evinizde plajda vs gibi yerlerde terlik giymeden gezmeyin. Giydiğiniz ayakkabı ve çoraplarınıza önem vermelisiniz. Bütün kesikleri, sıyrıkları sabun ve suyla yıkayın, üzerlerini kuru, steril bir bandajla örtün. Bir kesik yada sıyrık iyileşmez ve o bölgede kızarıklık, sıcaklık, şişlik, zonklama, irin gibi enfeksiyon belirtileri görürseniz hemen doktorunuza ve diyabet hemşirenize haber vermelisiniz. Elinizi yaralayabilecek işler yaparken eldiven giyin. Güneş yanığından korunmak için özellikle yüksek faktörlü ve cildinize uygun güneş kremleri kullanınız.

İlgili aramalar: diyabet hastalarında cilt sorunları, şeker hastalarında cilt problemleri

Evde Kan Şekeri Takibi Neyle Yapılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Genel olarak bütün diyabetli hastaların kan şekerlerini takip etmeleri gerekir. Bu testi evde yapmak daha kolay ve ekonomiktir. Daha sonra doktor kontrolünde doktorunuza ölçümlerinizi aktarabilirsiniz. Evinizde striple kan şekeri ölçümü, laboratuvar koşullarında ölçümden daha ekonomiktir, üstelik striple ölçümde çok kısa süre içerisinde sonuç alabilirsiniz. Ayrıca evdeki takip hipoglisemi ve hipergliseminin erken fark edilerek önlenmesini sağlar. Hipoglisemi veya hipergliseminin belirtilerini hissettiğiniz anda evinizde hemen ölçüm yapıp sonuç alabildiğiniz için, zaman kaybetmeden ve bu komplikasyonlardan zarar görmeden şekerinizi kontrol altına alabilirsiniz. Kullanılan diyabet ilaçlarının doz ayarını kolaylaştırır. Çünkü evde takip ettiğiniz kan şekeri sonuçlarınıza göre doktorunuza bilgi verirsiniz, doktorunuzda kan şekeri düşüklüklerini ve yükselmelerini, bunların ortaya çıkış zamanlarına göre değerlendirerek tedavinizi düzenler. Kan şekeri ölçüm cihazınızı yanınıza alıp rahatça seyahat edebilirsiniz, gideceğiniz yerin yakınında kan şekeri ölçümü yapabilen bir yer aramanız gerekmez. Böylece kendinizi daha güvende hissedersiniz. Hayatınız kolaylaşır. Kan şekeri kontrolü daha iyi sağlanarak uzun süre sonra oluşabilecek kronik komplikasyonların azalmasında rol oynar. Şeker yüksekliklerinizi daha yakından ve sık takip etmek ileride başka hastalıklara yol açılmasını da engeller. Yaşama şekliniz değişir. Hastaneye yatış nedenleri azalır. Maddi ve manevi rahat etmeniz için önemlidir.

18 Aralık 2015 Cuma

Kaç Çeşit Baş Ağrısı Vardır?

Sponsorlu Bağlantılar:

İnsanlarda baş ağrılarını 2 çeşit gruba ayırmaktayız. Birincisi gerilim tipi başağrısı dediğimiz ağrıdır. Boyun, yüz ve saçlı derideki kasların kasılması sonucu otaya çıkan ağrılar. Kasların kasılmasına sebep olan nedir tam olarak bilinememekle birlikte stres, gerginlik, depresyon, kötü duruş-oturuş, boyun eklemleri kökenli sorunlar, çene eklemi hastalıklarının sebep olabileceği düşünülmektedir. Çok fazla kahve tüketimi, diş sıkma, gıcırdatma, uyku apnesi sendromu, uykusuzluk ya da depresyona bağlı baş ağrıları meydana gelebiliyor. İkinci tip baş ağrısı migren rahatsızlığıdır. Sebebi tam olarak bilinmemektedir. Beyindeki sinirlerin, damarların beyindeki biyokimyasal maddelerin ve bazı çevresel etkenlerin migren hastalığını tetiklediğini bilinmektedir. Migren çeken kişiler içten de dıştan da gelen bir etkenle beyinin tümüne yayılan elektriksel bir aktivite oluşması sonucunda beyin damarların da genişlemeye yol açan biyokimyasal maddeler yayılıyor . Bu sebeple migren ağrısı başlıyor. Sonuçta hava değişimleri, alkol , çikolata, uzun süreli açlık, az süreli ya da uzun süreli uyku, parlak ışıklar migreni arttırabiliyor.

Baş Ağrısından Nasıl Kurtuluruz?

Sponsorlu Bağlantılar:

Her insanın yaşadığı baş ağrılarının farklı sebepleri olabilir. Baş ağrısı çeken kişiler doktor muayenesi olmalı ve doğru teşhis ve tanı ile birlikte gerekli tedaviyi görmelidir. Baş ağrılarının sebepleri arasında migren hastalığı, sinüzit, kireçlenme ,tansiyon, strese bağlı rahatsızlıklar geliyor. Bazı baş ağrısı hastalığına yakalan kişiler buna çare bulamaz ise umutsuzluğa düşebiliyor. Bu rahatsızlık için gidilebilecek tıbbi bölümler nöroloji, dahiliye, göz, kulak burun boğaz branşları gelmektedir. Baş ağrısı hastalığı çeken kişiler korkuya kapılıp problem haline getirebilir fakat her durum ciddi bir problemin göstergesi değildir. Ancak yüzde onluk bir kısmı tümör, kanama ve damar tıkanıklığı gibi problemlerden olabiliyor. Geriye kalan yüzde doksanlık kısmı değişik sorunlardan meydana gelmektedir. Baş ağrılarınız varsa bu strese ve yoğunluğa bağlı ise düzenli uyku uyumanız, kendinize vakit ayırıp dinlenmeniz ve beslenme şeklinize dikkat etmenizde fayda vardır. Ayrıca bitkisel çaylar kullanabilirsiniz. Sorunlarınızı çözerken pozitif düşünerek gerilmemenizi sağlayarak baş ağrısına neden olabilecek durumu ortadan kaldırmış olursunuz. Evinizde çok kapalı ortamda bulunmayın. Evinizi arada bir havalandırın ve vakit bulursanız yürüyüş yapın. Hem sağlığınız hem de baş ağrılarınız için fayda göreceksiniz.

İlgili aramalar: baş ağrısından nasıl kurtuluruz, baş ağrısından kurtulmak için ne yapmalıyız, baş ağrısı nasıl geçer

17 Aralık 2015 Perşembe

Bahar Nezlesinin Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

Bahar nezlesi genelikle gençlerde ve çocuklarda görülen bir göz hastalığıdır.Bu göz rahatsızlığı çift taraflı konjuktivitis şeklidir. Bahar nezlesi adını bahardan almış olmasına rağmen özellikle yaz aylarında, sıcak olan iklimi yaşayan yerlerde ve çoğunlukla erkeklerde görülen bir çeşit rahatsızlıktır. Ağaç ve çiçek polenleri ilkbaharda, çayır çimen polenleri yaz başında, yabani ot polenleri ise yaz ortası ve sonbaharda bahar nezlesine sebep olurlar. Bahar nezlesinin belirtileri gözde kaşıntı, ışıktan rahatsızlık, gözde sulanma ve göz kapaklarındaki şişme olarak ortaya çıkar. Vernal konjuktivitis iki şekilde ortaya çıkabiliyor. Bunlar; palpebral form ve bulbar form. Bazen iki şeklinde kombine olduğu olgular olabiliyor. Palpebral gözdeki üst kapağın kızarık renteki halidir. Papilir konjuktivada mavi ve beyaz renkte süt görünümündeki kabartılardır. Bahar nezlesinin; folikül, papil, marjinal infiltrat gösteren trahom, inklüzyon konjuktivitisi, limbal granüloma, phylicten veya episkleritisden ayırt edilmesi gerekmektedir. Bahar nezlesi alerjik bir durum olmasıyla birlikte spesifik bir alerjen olduğu tespit edilememiştir. Doktor muayenesi ve tedavisi gereklidir. Semptomatiktir bir rahatsızlıktır. Tedavisinde kortizonlu damla ve pomadlar kullanılır. Diğer bir tedavi şeklide kriyoterapi ve cerrahi tedavisidir.Bu hastalık önlemi alınmaz ise tekrarlayabilir.

Bademcik Ameliyatı Sonrası Nelere Dikkat Edilmeli?

Sponsorlu Bağlantılar:

BAĞDEMCİK AMELİYATI SONRASI NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

Bademcik ameliyatı olmuş hastaların bazıları aynı gün taburcu olurken bazıları da bir gece hastanede yatabilir. Bu durumunuza doktorunuz karar vermektedir. Bademcik alındığı bölümde açık yara olduğu için ameliyat sonrasında kanama olabilir. Bu durumda doktorunuza haber vermelisiniz. Bademcik ameliyatı sonrası 2 haftaya yakın yarası kapanana kadar sğrılarınız olabilir. Ağrılar kişiden kişiye göre farklı olabilir. Ağrı kesici kullanabilirsiniz. Bademcik ameliyatı sonrası ağrılar yutkunurken daha fazla olur ve ağrısı kulağa vurabilir. Yetişkinlerdeki bademcik ameliyatı sonrası oluşan ağrılar çocuklardakine göre daha fazla olabilir. Ameliyatınızdan sonra anestezinin etkisi tam olarak geçene kadar (4 saat) bir şeyler yememeniz ya da içmemeniz gerekir. Ne zaman ağızdan gıda alacağınızı hemşireniz size bilgi verir. Genel olarak bol su içmeniz, yumuşak, soğuk ve boğazınızı tahriş etmeyen gıdalar almanız sizin için daha iyidir.

AMELİYAT SONRASI:

İlk gün: Sık aralıklarla soğuk çay, şerbet, komposto, süt, dondurma alabilirsiniz.
2. gün: Bunlara ek olarak oda sıcaklığında, yoğurt, ayran, muhallebi, puding alabilirsiniz.
3. ve 4. gün: Yumuşak gıdalar, patates püresi, rafadan yumurta, makarna gibi yiyecekler.
5. gün: Tahriş edici, batıcı, çok soğuk ve çok sıcak olmamak şartıyla doktorunuza danışarak normal yemeğinize başlayabilirsiniz.

16 Aralık 2015 Çarşamba

Çocuklarda Ateş Neden Oluyor?

Sponsorlu Bağlantılar:

Ateş, 0 ve 3 yaşlar arasında, bağışık sisteminin gelişme döneminde, vücudu henüz daha yeni mikroplarla tanışan bebeklerde ve çocuklarda çok sık yaşanıyor. Anne ve babalar bu ateş karşısında paniğe kapılabiliyorlar. Sebebini bilmediğiniz ateşlenmeler olunca doktora başvurmanız gerekiyor. Bebek ve çocuklarda enfeksiyon hastalıklarına, bağışıklık sistemi gelişme döneminde olduğu için daha fazla karşılaşılıyor. Anne ve babaların ateş ile ilgili bilgi sahibi olmalarında fayda vardır. Vücudun değişik virüs, bakteri ve diğer mikroorganizmaları tanıma ve onlarla savaşa başlayınca ateşlenme başlar. Ateşin en sık görülen nedeni enfeksiyonlar olup; çocuklar 5 ve 6 yaşlarına kadar özellikle viral enfeksiyona bağlı ateş geçirebilirler. Çocuğunuzun ateşinin yükseldiğini anladığınız zaman ateş ölçer ile ölçmeniz gerekir. Bebek sahibi iseniz eczaneden bir ateş ölçer alıp mutlaka evde yanınızda bulundurmalısınız. Eğer çocuğunuzun vücut ısısı ; makattan 38 C üzerinde, kulaktan 37.8 C, koltukaltından 37.2 C üzerinde ise, doktorlar ateşini yüksek olduğunu belirtiyorlar. Yeni doğan 3 ay ve altı bebekler de ateş başlayınca mutlaka hastaneye başvurulmalıdır. Doktor muayenesinden sonra bazı enfeksiyona bağlı ateşler için ilaç başlanabilir. İlaca başladığınız ilk gün ateşi çıkmaya devam edebilir. İlaçlarının saatine dikkat edilmeli gerekirse aynı zamanda ılık duş aldırmalısınız. Koltuk altına ve boyun altına, alnına yumuşak bir havlu ile ılık sulu uygulamada yapabilirsiniz.

15 Aralık 2015 Salı

Bebeğin Ateşi Çıkarsa Ne Yapmalı?

Sponsorlu Bağlantılar:

BEBEĞİN ATEŞİ ÇIKTIĞINDA NE YAPMAK GEREKİR?

• Bebeklerde ateş yüksekliği durumlarında ilk 3 aya kadar mutlaka hastaneye götürülmelidir.
• Ateşlenen çocuklarınızda iştahsızlık ve sıvı kaybı da olabilir. Bu nedenle kafeinsiz içecekler seçilmeli, meyve suları,su, çorba gibi sıvı alabileceği besinler almalıdır.
• Yemek yemek istemiyorsa, canı ne çekiyorsa sorulmalı ve onu yedirmelisiniz. Başka şeylere zorlamamalısınız. Tabiki seçilen besinlerin sağlıklı besinler olmasına dikkat etmelisiniz.
• Çocuğunuz okula gidiyorsa okuldan izin alınmalı 24 saat dinlenmelidir.
• Alın, şakaklar, koltukaltı, kasıklar ve bacak arkalarına ıslak ve ılık kompres uygulanması, ateşi düşürmede oldukça etkili olmaktadır. Soğuk su ve alkol, ateşi daha fazla yükseltmeye sebep olabilecek titreme yapacağından kullanılmamalıdır.
• Kalın ve üst üste kıyafetler çıkartılmalı, özellikle de uyurken az kıyafet giyinmelidir.
• Eğer ateş 38,9 santigrat derece den daha düşük ise çocukların çoğunda; eğer çocuğun genel durumu iyi ise, ilaç kullanmasına gerek olmayabiliyor.38,9 santigrat derece üzerinde ateşli ise, doktora başvurulmalı verdiği verdiği ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır. Kilosuna göre verilebilir.

Ne zaman doktoru aramanız gerekir?

• Ateş başlayınca bebeğiniz sürekli ağlıyor ve ağlaması durmuyorsa ateşini ölçün ve doktorunuzu arayın.
• 3-6 aylık bebekte 38,3 santigrat derece ve üzeri olan ateşlenmelerde.
• 6 aydan büyük bebekte 39 santigrat derece ateşlenmede.
• Bebeğinizde ateşle birlikte vücudunda kızarıklıklar da başlamışsa.
• Bebekte susuzluk bulguları (ağlarken gözyaşı olmayışı, bıngıldaktaki çöküklük, dudak ve ağız içi kuruluğu, idrar miktarında azalma gibi) durumlarda.
• Daha öncesinde veya ateşli iken havale geçirmiş olan bebeklerde.
• 72 saatten daha uzun süre ateşi devam eden çocuklarda.
• Ateşle birlikte öksürük, boğaz ağrısı, kulak ağrısı, ensede sertlik, sık idrara çıkma, idrar renginin değişmesi, karın ağrısı, kusma, ishal, eklemlerde kızarıklık, eklem hareketlerinde kısıtlılık ve vücutta şişmeler mevcut ise, doktorunuzu mutlaka aramalısınız.

İlgili aramalar: bebeğin ateşi çıkarsa ne yapmalı, bebeklerde ateş olduğunda ne yapmak gerekir, bebek ateşlendiğinde ne yapacağız

Astımın Tedavisi Var Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Astım tedavi ediliyor mu?

Astım hastalığınız çok ilerlemediyse büyük çoğunlukla tedavi edilebilen fakat hayat boyu tedavisi süren kronik bir hastalıktır. Astım hastalığını tedavi etmekte kullanılan ilaçlar üç ayrı grupta toplana­bilir­­.

1­. Rahatlatıcılar : Astım belirtileri­nin hemen  ortadan kalkması el­de edilebi­lir.
2­. Önleyiciler : Solunum yollarındaki has­saslığı ortadan kaldıran, uzun süreli kullanımda hastalığı tedavi edici ilaçlar.
3­. Kurtarıcı vey .
7; Acil ilaçlar: Kötüye giden  astım tedavisinde veya bir nöbet esnasın­da belirtileri acil olarak kontrol altına almak amacıyla kullanılan ilaçlar.

Hasta veya ebeveyn olarak sorumluluklarınız nelerdir?
* İlaçları reçetede yazıldığı gibi düzenli alınız­. Astımlı çocukların aileleri için bu, ilacın alınmasını denetleme ve doğru alınmasını sağlama manasına gelir.
* Sigara dumanı dahil başlatıcı etkenlerden  korunma.
* Astım kronik bir hastalık olduğundan, düzenli aralıklarla doktorunuza görünün, sizinle düzenli ilgilenen  ve durumunuzu bilen  aynı doktora görünmenizde önemlidir­­.
* Tedavi sırasın­da şikayetlerinizde astım olursa, doktorunuza planlanan dan evvel başvurunuz.
* Astım hususun­da tavsiyeleri, iyi niyetli arkadaşlarınız, yakınlarınız veya komşularınızdan değil, doktorunuzdan alınız­. Herkesin astımı farklılık gösterebilir­­. Bir kişiye uygun olan tavsiye diğerine uymaya­bilir­­.

İlgili aramalar: astımın tedavisi var mı, astım geçer mi, astım ilaçla geçiyor mu, astımdan kurtulmak mümkün mü

Astımın Belirtileri

Sponsorlu Bağlantılar:

Astım bir solunum yolu hastalığıdır. Mikrobik olmayan iltihaplanma nedeniyle solunum yollarının daralmasıdır. Bu daralma solunum yolundaki kasların kasılması, mukozanın şişmesi ve salgının artmasıyla meydana gelir. Astımın belli başlı belirtileri vardır. Bunlar hırıltılı solunum, öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi gibi belirtilerdir. Bu belirtileri astım hastası nöbet geçirerek yaşar. Astım hastaları egzersiz ve spor yapınca, grip olunca veya çeşitli alerjik durumlar yaşayınca astımı azar. Astım yetersiz tedavi edilirse, doktor tarafından verilen ilaçlar kullanılmaz ise astımın belirtileri giderek artar. Astımı başlatan başlıca etkenler ev tozları, polenler, küf mantarları gibi alerjenlerdir. Ayrıca sigara dumanı, bazı ilaçlar, yediğiniz besinlerde bulunan katkı maddeleri de astımı tetikleyebilir. Astım genetik yolla nesilden nesile aktarılabilen bir hastalıktır. Ailenizde astımlı bireyler varsa sizin de astım hastası olma ihtimaliniz güçlenir. Astım hastaları kesinlikle sigara içmemeli, kullanıyorsa bırakmalı ve ayrıca sigara içilen ortamlarda kesinlikle bulunmamaları gerekir. Astım nöbetleri geçiren hastalar ilacını yanında taşımalıdır.

İlgili aramalar: astımın belirtileri nelerdir, astım hastalığının belirtisi nedir, astım nasıl anlaşılır, astım hastası olup olmadığımı nasıl anlarım

Astım Nasıl Tedavi Edilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Astımı başlatan etkenler öğrenildiği zaman, kişinin buna karşı önlem alması ilaç kullanmasını azaltabilmektedir. Astım hastası olan kişinin evi, özellikle de uyuduğu oda temiz olmalıdır. Tüylü tozlu halılar, battaniyeler kullanılmamalıdır. Bulunduğunuz odayı havalandırmanız gerekir. Evinizde kapalı bölümlerde sigara içmemeli ve içilmesine müsaade etmemelisiniz. Hamile kadınlar astımlı çocuk doğurma riski olduğundan hamilelik döneminde kesinlikle sigara kullanmamalıdır. Astımlı hastalar kendilerini yeterince kontrollü bakıp yeterli tedavi görüyorlarsa günlük yaşamlarında çeşitli aktivitelerde bulunabiliyorlar. Astımı tedavi ederken 3 şekilde ilaç kullanılır. Rahatlatıcı ilaçlar, solunum yolu darlığını azaltan ilaçlar ve kötüye giden astımı kontrol altına alabilen ilaçlar kullanılır. Çocuğunuz astım hastası ise ilaçlarını düzenli bir şekilde vermeli, onlar için temiz ortamlar sağlamalısınız. Astım kronik bir hastalıktır. Doktor muayenelerinizi ara ara mutlaka yaptırmanız gerekir. Astım hastalığı her insanda farklı etkiler gösterebilmektedir. Doktora görünmeli , doktorunuzun verdiği tedaviyi uygulamalısınız. Doğal terapiler bazen yardımcı olamayabilir.

İlgili aramalar: astım nasıl tedavi edilir, astımın tedavisi nedir, astım nasıl geçer, astımın ilacı var mı, astımdan nasıl kurtulunur

14 Aralık 2015 Pazartesi

Bağırsakların İç İçe Geçmesi

Sponsorlu Bağlantılar:

Bağırsakların İç İçe Geçerek Oluşturduğu Bağırsak Tıkanıklığı

Bu rahatsızlık genellikle 4 ve 12 aylık bebeklerde görülür. Yetişkin insanlarda da olabilir. Barsakların birbirlerinin içine eldiven parmağı gibi girmesi olarak tanımlanabilir.Nedeni belli olmayan bu hastalığa daha büyük yaştaki çocuklarda, barsak uru ya da doğuştan olan bazı kitleler yol açabilir. Bebeklerde karın ağrısı ve jöle şeklindeki kanamalar meydana gelir. Bebek ya kabızlık geçirir ya da ishal olabilir. Kakasını kanlı yaparsa geç kalınmadan doktora başvurulmalıdır. Bu hastalık ilerlerse kusma, karın şişliği, ateş gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar sıvı kaybeder. Hastanın tedavisine başlandığında genel durumu düzeltilerek sıvı ve elektrolit desteği verilir. İç içe geçmiş barsağı tedavi edebilmek için anal yoldan sıvı veya basınçla içteki bağırsağın geri çıkarılması denenir. Bu hastalığın tedavisinde bu şekilde başarılı olunmazsa hastaya ameliyat önerilir. Ameliyat yapılarak hastanın barsakları elle düzeltilir. Eğer bu şekilde de başarılı olunmaz ise barsaklar dışarı çıkartılıp uç uca dikilir. Erken teşhis çok önemlidir. Herhangi bir belirtisini gördüğünüz zaman hemen doktora başvurulmalıdır.

İlgili aramalar: bağırsakların iç içe geçmesi, bağırsak dolanması, bağırsak dolaşması, barsakların tıkanması, bağırsakların birbirine girmesi

Anal Fissür Neden Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Anal fissür hastalığı makattaki kasların çatlaması ve yırtılması ile ortaya çıkar. Her yaşta görülen bu hastalık küçük çocuklarda ve 60 yaş üzeri kişilerde tanısı konulabilmektedir. Bu rahatsızlığı olan çocuklar duydukları ağrıdan dolaya tuvalete gitmeye çekinebilirler. Çünkü dışkının sert ve kalın olması ağrı yapar, bu ağrı bir saat sürebilir. Otururken ağrı çekebilirsiniz. Makattaki çatlaklar tuvalette iken kanama yapar. Bu hastalığın nedeni bilinmemektedir. Anal fissür hastalığı kabızlık gebelik lösemi bağışıklık sistemi yetmezliği gibi hastalıklarla ilerleyebilir. Kabızlık başlıca düşmanıdır. Kabız olmamak için bol bol su içmeli lifli gıdalar tüketmeliyiz. Anal fissür kaslarının iyileşmesi için gerekli durumlarda cerrahi operasyon yapılabilir. Makattaki kasları ve ağrılarını azaltmak için sıcak su uygulamaları faydalı olur. Doktor muayenesi ile ağrıya karşı asetaminofen içeren ağrı kesici haplar veya sürülebilen anestetik ilaçlar kullanabilirsiniz. Günlük yaşamımızda hareketli olmak ve uzun süreli oturmamakta fayda vardır.

İlgili aramalar: anal fissür neden olur, makatta çatlak neden olur, makat çatlağı nasıl olur

Yara Bakımı Nasıl Yapılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Ameliyat, düşme veya kazaya bağlı yaralarda yarayı temiz ve kuru tutmak gerekir. Yaranızın üzerinde bandaj varsa yapılan bandajı, ıslanmadığı müddet 48 saat kullanabilirsiniz. Bandajlı olan yaranız da kanama olursa bandajın üstüne bir süre bastırın. 15-20 dakikada kanama durmaz ise doktora başvurmanız gerekir.

Uyuyacağınız zaman ve oturduğunuz zamanlarda vücudun yaralı olan bölümünü şişlik olamaması için yüksekte, yastık üstünde yatarken üzerine gelmeyecek şekilde uzanılmalıdır. Ameliyat olmuş bir hastaya dokturu yara bakımını nasıl yapacağını söyleyebilir. 48 saat sonra yara bakımını kendiniz yapabilirsiniz. Bandajı açarken dikkat edin yapışmış olabilir. Yarayı su ve sabun ile yıkayarak kurumuş olan kanlar temizlenebilir. Duş aldıktan sonra yaranızı yavaşça bastırmadan kurulayın ve bandaj ile tekrar kapatın. Doktorunuzun dikişlerinizi alacağı güne kadar yarayı kapalı ve temiz tutun. Ameliyat sonrası hekiminize danışmanız gereken durumlar olabilir. Bunlar yaranızda oluşan ağrı, şişlik, iltihaplanma, ateşinizin çıkması gibi durumlardır. Dikişleriniz doktorunuz veya onun tarafından yönlendirilen bir sağlık çalışanı tarafından da alınabilir. Yanıklarda son yıllarda uygulanan yeni bir yara bakımı tekniği gelişmiştir. Subatmosferik basınçlı yara pansumanı (SBYP) dır. Yara örtüsü ve bir bağlantı tüpü ile elektrikli bir pompa kullanarak yaraya aralıklarla ya da devamlı kontrollü subatmosferik basınç uygulamasıdır. Öncelikle kronik yaralarda uygulanan bu teknik daha sonraları akut yaralarda da uygulanmakta başarı göstermiştir.

İlgili aramalar: yara bakımı nasıl yapılır, yara pansumanı nasıl yapılır

Alzaymır Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Alzaymır (alzheimer) hastalığı yaş ilerledikçe ortaya çıkan günümüzde sıkça görülen bir hastalıktır. Yaşlanmakla beraber yaşlılığın özelliği olan hafıza kayıpları ile alzaymır hastalığının ayrı rahatsızlıklar olduğu ortaya konmuştur. Bu nedenle tanının doğru konulması gerekir. Yaşlı olan yakınlarınızda unutkanlık, günlük yaşamında yapamadığı işler gibi durumları söz konusu ise doktor muayenesinden geçmeleri gerekir. Alzaymır hastalığı genelde elli yaşlardan sonra ortaya çıkar. Alzaymır hastalığının belirtileri vardır. Bunları sıralarsak;

1- Lisan bozukluğu, sorun çözme yeteneğinin kaybolması
2- Günlük hayatındaki bozukluklar
3- Eşyalarını kaybetme
4- Gidilecek ve dönülecek yerleri unutma
5- Kişiliğindeki değişiklikler
6- İnisiyatif kaybı ve vs gibi problemler

Alzaymır hastalığını geçiren yaşlılar hafıza kaybını gizlemeye çalışır. Amaçsız gezinmeler, eşya kaybetme veya saklamalar, uygunsuz cinsel hareketler, soruları tekrarlama, takip etmeler ya da edildiğine dair yersiz şüpheler, uyku ve beslenme gibi sorunlar yaşarlar. Alzaymır hastalığı kesin olarak ortadan kalkmaz ama tedavi edilerek hastalığın ilerlemesi engellenebilir.

13 Aralık 2015 Pazar

AKRABA EVLİLİĞİNDE RİSK NEDİR?

Sponsorlu Bağlantılar:

AKRABA EVLİLİĞİNDE RİSK NEDİR?

Ülkemizde yapılan evliliklerin yüzde 20 sini akraba evlilikleri oluşturuyor. Bu nedenle akraba evliliğinde doğacak olan çocukların özürlü doğma riski oluşuyor. Akraba evliliği yapmayı düşünüyorsanız evlenmeden önce mutlaka genetik danışmanlık almak için başvuru yapmanız da fayda vardır. Akraba evliliğinden doğacak bebeklerinin özürlü olma oranı normal evlilik yapanlara göre 2 katı daha fazladır. Gebelik öncesinde ve gebelik durumunda mutlaka gerekli olan bilgilerin edinilmesi büyük önem taşır. Danışmanlık için başvuran çiftler ilk olarak detaylı bir soy ağacı çıkartılmaktadır. Soy ağacında ailede herhangi bir anomali, zeka kusuru, düşükler ve ölü doğumlar tespit edilmişse risk daha da artabiliyor. Kişinin kalıtsal hastalıklarında taşıdığı bir çift genden her ikisininde bozuk olması sebebiyle doğacak bebeğin hasta olma riski olabiliyor. Bu genlerden yalnızca bir tanesinde bozukluk varsa o insanın kendisi sağlıklı bir hayat sürebilmesine rağmen kişinin hastalığın taşıyıcısı olduğu ortaya çıkıyor. Anne ve babanın her ikisinde de aynı bozuk gen var ise dünyaya gelecek olan bebeğin hastalığı meydana geliyor. Eğer ailede hasta bir çocuk doğduysa bir sonraki hamilelikte bebeğin hasta doğma riski yüzde 25 oluyor. Akraba evliliği yapacak olan çiftlerin Akdeniz anemisi tetkikini hamile ise ultrason muayenesini yaptırmaları gerekir.

12 Aralık 2015 Cumartesi

Zonanın Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

ZONA HASTALIĞI VE TEDAVİSİ

Zona, vücudun bağışıklık sistemi zayıfladığı sırada stres, şiddetli grip, kanser ve diğer hastalıklar ile oluşan vücuttaki virüs etkisini göstermeye başlar ve bunun sonucunda zona adı verilen hastalık hastalık ortaya çıkabilir. Zona virüsü suçiçeği hastalığına sebep olan virüsün oluşturduğu ağrılı vücut döküntüleridir. İnsan vücudunun kol, göğüs, karın ve yüz bölümünde tek taraflı kırmızı döküntüler ve çok şiddetli ağrılar oluşur. Zona döküntüleri ve ağrıları 3 hafta kadar devam eder. Zona hastalığında oluşan döküntüler için tedavi görmek şarttır. Ağrı kesici kremler ve virüsün yayıldığı bölümlere enjeksiyon tedavisi uygulanır. Çok ağrılı bir hatalık olan zona tedavisinde kremlere göre enjeksiyon ile sinir köklerine yapılan ilaçlar daha da etkilidir. Özellikle yaşlı hastalarda tedavi sonrası ağrılarda azalma olsa da hastalık tamamen iyileşme göstermeyebilir. Zona hastalığı ellili yaşlardan sonra daha sık görülebilir. Zona hastalığı çok zor ve ciddi bir hastalıktır. Hemen hastaneye başvurulup tedaviye başlanılması gerekir.

Kanser Ağrıları Nasıl Geçer?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kanser ağrıları, kanser hastaların en başta gelen sorunudur. Çok pahalı olmayan etkili ağrı tedavilerine rağmen kanser tedavileri ülkemizde çok yeterli değildir. Kanserli hastaların tedavi sürecinde hemen ilaç kullanmaya başlamaları gerekir. İlaçların yetersiz kaldığı hallerde ise çeşitli enjeksiyonlarla sinirlere ve deri altına yerleştirilen ince tüpler gibi çeşitli yöntemlerle kanser ağrıları kontrol altına alınabilir. Cerrahi tedavi uzun senelerdir kanseri tedavi etmek için kullanılan bir yöntemdir. Cerrahi aynı zamanda kanseri teşhis etmekte ve kanserin ne kadar yayıldığını öğrenmek için yapılır. Cerrahideki yeni gelişmeler ameliyat ile tedavi olmak isteyen kişilerin sayısında da artışa sebep oluyor. Cerrahi yöntem, vücudu keserek ameliyat yaptığında bu işleme invazif cerrahi denir. Aynı zaman da tümör normal dokuya zarar vermeden daha az kesik cerrahi içeren işlemler ile yapılıyor. Kanser tedavisinde cerrahi, çok çeşitli kanserlerin tedavisinde, özellikle vücudun başka bölgelerine yayılmamış olanlar için büyük önem taşır.

Bel ve Boyun Ağrıları

Sponsorlu Bağlantılar:

BEL VE BOYUN AĞRISI

Bel, bacak, kalça, sırt ve boyun ağrıları özellikle vücudumuz da bulunan kas, eklem ve sinir gibi dokuların ve diğer organların zarar görmesiyle başlar. Kronik ağrılar uzun süreli olan ağrılardır. Özellikle bel ve boyun ağrıları iş ve ev hayatımızı etkiler. Bu tür rahatsızlıklar hemen herkeste görülebilir. Doktor muayenesinden sonra fizik tedavi veya ilaç tedavisi uygulanır ama dikkat edilmez ise ağrılar tekrarlayabilir. Bel ve boyun ağrıları omurgamızı oluşturan kemiklerin arasındaki diskler patlayıp sinir köklerine baskı yapmasıyla meydana gelir. Bu ağrılar kola ve bacağa da vuran ağrılardır. Bel ve boyun ağrıları genellikle ağır yük kaldırmaktan, yapılan dengesiz hareketlerden ve doğum sonrasında ortaya çıkabilir. Erken ve doğru müdahale yapılarak ilerlemesi engellenmelidir. Aksi halde ağrıların şiddeti artar ve dayanılması zor bir hale gelebilir. Size verilen vücudunuzu güçlendirecek egzersizleri uygulayarak cerrahi müdahaleye gerek kalmadan iyileşme gösterebilirsiniz. Bel veya boyun ağrılarında cerrahi müdahale sonrasında geçmeyen ya da şiddetlenen ağrılar için özel enjeksiyon yöntemleri ile ameliyatsız tedavi uygulanır. Kateter denilen ince tüpler yardımıyla yapışıklık olan bölgeye ulaşılır ve ilaç tedavisi yapılır.

Çene Eklemi Hastalıkları

Sponsorlu Bağlantılar:

Ağız çene ve yüz bozuklukları doğuştan veya sonradan meydana gelebiliyor. Böyle bir hastalığımız varsa yine de kendimizi şanslı saymalıyız çünkü en azından günümüzde bu bozuklukların birçoğu cerrahi işlemlerle düzeltilebiliyor. Çene eklemi, kafatası ile alt çene kemiğinin birleştiği yerde, kulağın hemen önünde yer alır. Alt çenemizin hareketlerini yapmasını sağlar. Çene eklemi diğer eklemlere göre çalışma hareketleri farklıdır. Çene eklemi hastalığının belirtileri kulağınızın etrafında ağrı ve çeneyi tam olarak açamamak şikayetleridir. Baş ağrısı da yapabilir. Çene eklemi rahatsızlıkları bir yaralanmaya ya da gece uykuda diş sıkmaya bağlı olabiliyor. Diğer bir sebepte eklem diskinin yer değiştirmesiyle ortaya çıkan ağız kapama ve açma esnasında meydana çıkan ağrılardır. Travmaya bağlı ya da artrite çene rahatsızlığı çene hareketini kısmen veya tamamen engelleyebilir. Stres ile de çene kaslarınızda ağrılar oluşabilir. Bu bir çene eklemi hastalığı değildir. Çene eklemi tedavisi zaman alabilir. Tedavisi fizik tedavi, ağız içine yerleştirilen dişlikler, eklem enjeksiyonları ve gerekirse yapılacak cerrahi işlemler ile sonuç alınabilmektedir. Burada hastanın pozitif düşüncelerde olması iyileşme sürecinde önem taşır.

İlgili aramalar: çene tutulması, çene eklemi tutulması, çene eklemi sakatlığı, çene kayması

Bebekler Ek Gıdaya Ne Zaman Başlar?

Sponsorlu Bağlantılar:

BEBEKLER EK GIDAYA NE ZAMAN BAŞLAR?

Anneler bebeklerini iki yaşına kadar emzirirlerse, bebeklerinin gelişimi açısından önemli bu gıdayı onlara vermiş ve bebeklerinin bazı hastalıklardan korunması için bebeklerini daha sağlıklı bir hale getirmiş olurlar. Çalışan annelerin sabah işe gitmeden bebeğini emzirmeleri akşam geri döndüğünde ve gece bebeğini emzirmeye devam etmeleri gereklidir. Her ne kadar bir süre tek gıda olarak anne sütü almaya devam etseler de, anne sütü de bir yerden sonra bebeğinizin büyüyen midesini doyurmakta zorluk çekecektir. Bu yerden sonra ek gıdalara geçerek bebeğinizin ihtiyaçlarını eksiksiz tamamlayabilirsiniz. Bebeğinizin ek gıdalara başlama zamanı 6 aydan sonra başlar. Bebek ilk 6 ay mutlaka sadece anne sütü almalıdır. Bebeğiniz ek gıdaları almaya hazır olduğunu bazı hareketleri yaparak dikkat çeker. Mesela yemek yerken sizi izlemeye başlar ve masaya uzanır, bu ek gıdaları almaya hazır olduğuna işarettir. Bebeğiniz altıncı ayı tamamlayınca ek olarak taze meyve suları ve doğal yoğurtlar vererek ek gıdaya başlayabilirsiniz. Daha sonraları yavaş yavaş sebze çorbaları; mesela kabaklı ıspanaklı havuçlu çorbalar deneyebilirsiniz. Bebeğinizin damak tadını anladıkça ona göre karışık sebzelerden içine de biraz pirinç atarak çorba yapıp yedirebilirsiniz. Taze sütle yapılmış sütlü tatlılar, meyveli yoğurtlar ve pudinglerde ek gıdalar arasında yer almaktadır. Bunları doğal yollardan kendiniz hazırlayabilirseniz daha sağlıklı olacaktır. Çok katı gıdalara geçmeden bunlara başlayabilirsiniz.

11 Aralık 2015 Cuma

Anne Sütü Nasıl Arttırılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

ANNE SÜTÜNÜ ARTTIRABİLİR MİYİZ?

Bebeklerini emziren anneler sütlerinin bazen az geldiğini fark ederler. Anne sütü yediğiniz, içtiğiniz bütün besinlerden zengindir ve doğaldır. Bu sebeple annelerin beslenme şekillerine dikkat etmeleri ve düzenli beslenmeleri gerekir. Su anne sütünün artmasında en önemli rolün sahibidir. Unutmayalım ki vücudumuzun bile büyük çoğunluğu sudan oluşur. Su anne sütü için ana maddedir. Sonrası beslenmenize bağlıdır.

Emziren anneler yapması gerekenler

1- Günde en az 3 litre su tüketmek.

2- Emzirme döneminde diyet yapmamak. Diyet yaparak zayıflamaya çalışmak yanlıştır. Zaten emziren anne sağlıklı besleniyorsa zayıflar.

3- Her çeşit yemekten yemek, et ve sebze tüketmek.

4- Yeşil olan sebzelerden bol bol tüketmek.

5- Her çeşit meyve yemek.

6- Fırsat buldukça uyumak.

7- Sık sık emzirmek de anne sütünü artışında yararlıdır.

Kahve Kabızlık Yapar Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kahve Kabızlık Yapar Mı?

Misafirliklerimizin vazgeçilmezi olan kahve evde ve iş hayatında özellikle yoğun tempoda çalışanlar tarafından çok tüketilen bir içeçektir. Beslenmeniz düzensiz ise sindirim sisteminiz iyi çalışmaz. Sabahları kahvaltı yerine bir bardak kahve içerseniz yeterli beslenmediğiniz için kahve zararlı bir hale gelir. Lifli yiyecek yemiyorsanız bol bol sıvı almıyorsanız bağırsaklarınız düzenli olarak çalışmaz. Haftada 3 kereden az tuvalete çıkıyorsanız mutlaka doktora başvurmalısınız. Bu durum ilerlerse başka hastalıklara yol açabilir. Kabızlığa neden olan yiyeceklerin başında çikolata, kahve, muz, kola, peynir, şeker, beyaz ekmek, kafeinli içecekler gelir. Yoğurt kabızlığa çok faydalıdır. Günde en azda 2 litre su içmelisiniz. İşte kahvede kafein içerdiği için kabızlığa neden olur. Kafein vücudu susuz bırakır. Kahveyi gelenek haline getirmeyip arada bir içmenizde fayda vardır. Kahve içmeden önce bir bardak su, içtikten sonra da mutlaka en az bir bardak su içmelisiniz.

10 Aralık 2015 Perşembe

Yeşil Çay Kabız Yapar Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

YEŞİL ÇAY KABIZLIĞA NEDEN OLUR MU?

Günlük yaşamımızda sağlıksız içecekler yerine yeşil çay gibi vücuda faydalı olan içecekler tüketebiliriz. Son zamanlarda yeşil çayın faydaları daha çok konuşulmakta, daha çok tüketilmektedir. Bitkisel bir içecek olan yeşil çay, birçok hastalığın önlenmesinde faydalı olmaktadır. Bunlardan bazılarını sıralarsak kanser hücrelerinin çoğalmasını yavaşlatır, kolesterol tansiyon ve şeker hastalığına iyi gelir. Vücudunuzda bulunan yağları atmakta faydalı olan yeşil çay kalp salgında da koruyucudur. Metabolizmanız yavaş çalışıyorsa yeşil çay kullanarak hızlandırabilirsiniz. Yeşil çayın içerisinde bulunan antioksidanlar mineral ve vitaminler bir çok hastalığınızın tedavisinde yardımcı olarak bağışıklık sisteminizin güçlenmesinde rol oynar.

Diğer bütün bitkisel içecekler gibi yeşil çayımda dozunda kullanmalısınız. Herşeyin fazlasının zarar olduğu gibi yeşil çayı günlük kullanımızın dozunda olması gerekir. Fazla tüketmeye başlarsanız kabızlık yapabilir. Günde en fazla 1 veya 2 çay bardağı yeşil çay içmelisiniz. Yararlı olan yeşil çay fazla içilirse kabızlık, mide yanması, karın ağrısı gibi zararlı durumlar meydana getirebilir. Bazı insanlarda da tam tersine ishal yapabilir. Dozunda kullanılırsa faydalı bir içecektir.

Dört Aylık Bebekte Kabızlık

Sponsorlu Bağlantılar:

DÖRT AYLIK BEBEKLERDE KABIZLIK

4 Aylık bebeklerde kabızlığa, diğer yaş gruplarına göre daha sık rastlanabilir. Özellikle bebek anne sütü almıyorsa mama veya pirinç unu gibi yiyeceklerle besleniyorsa kabız olma durumu çok artabilir. Annenin sütü doğaldır ve içinde hiç katkı maddesi yoktur. Bebekler için daha sağlıklıdır, sindirimi kolay olur daha faydalıdır. Bebeğiniz kabız olunca korkmayın. Bu kalıcı bir hastalık değildir. Bağırsakların çalışması yetersizdir. Bebek yeterince posalı yiyecek almıyorsa, sıvı tüketimi az ise bu nedenle kabız oluyordur. Bebeğinizi çok hareketsiz bırakmanız da bu durumu tetikler. Ona uygun hareketleri öğrenip kabızlık durumu yaşayan bebeğinizin rahatlamasına yardımcı olabilirsiniz. Anneler bebeği kabız olduğunda bu durumun en yakın gözlemcisi olarak hemen anlayabilirler. Bebeğiniz uzun süre kaka yapmazsa bu bebeği rahatsız eder, anne de sıkıntısı olduğunu anlar. Kabızlık ıkınmalı yapılan kakalar anlamına gelmez. Kabız olan bebek kakasını yapamaz. 4 aylık bebek her yiyeceği yemeyebilir. En sağlıklı olanı taze sıkılmış meyve sularıdır. Marketlerde hazır satılan meyve suları doktorlar tarafından da önerilmez. Şeftali suyu dışında özellikle kayısı suyu kabızlığa iyi gelir.

9 Aralık 2015 Çarşamba

Yaşlılarda Kabızlık

Sponsorlu Bağlantılar:

Kabızlık hemen her yaşta meydana gelen bir hastalıktır. Yaşlılarda daha da sık görülebilir. Bunların başlıca nedenleri vardır. Metabolizmanın yavaşlaması, hareketsizlik ve dışkıyı yaparken zorlanmaya bağlı yapamamadır. Yaş ilerledikçe kullanılan bağırsak düzenleyici ilaçların kullanılmasından anlaşılacağı gibi kabızlık yaşlılarda daha sık görülebilir. İnsan vücudu yaşlanmaya başladıkça sindirim sistemi de buna bağlı olarak değişiklikler gösterir, yavaşlar. Bu da zamanla tuvalete çıkamama duygusu oluşturur. Kabızlık sorunu ortaya çıkar. Kabızlığın üç tane öne çıkan sebebini sayabiliriz. Haftada bir ya da en fazla 2 kez tuvalete çıkmak, tuvalete çıkarken zorlanmak ve az dışkılamak.

Yaşlı kişilerde kabızlık iştah azalmasına bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Düzenli beslenen kişilerde bile kabızlık olabilirken, yaşlılarda bunun ortaya çıkması kaçınılmazdır. Diğer bir şekli de hastalıklarına bağlı olarak psikolojik çöküntü ile de olabilir. Bol bol posalı yiyecekler yemeli, aç karnına bir bardak ılık suya limon sıkarak içmek yaşlılara iyi gelecektir. Yaşlılıkta kabızlığa neden olan durumlar.

Ağızdaki dişlerin azalması ya da olmaması
Apseler
Çatlaklar
Fistüller
Hemoroid
Bağırsak hastalıkları
Hareketsizlik
Az sıvı almak
Yeterli beslenmeme
Şeker ve benzeri hastalıklar ile bunlar için kullanılan ilaçlar

İlgili aramalar: yaşlılarda kabızlık neden olur, yaşlılarlarda kabızlığın nedenleri, yaşlı insanlarda kabızlık niçin olur

Kabızlıktan Nasıl Kurtuluruz?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kabızlığın geçmesi ve tekrarlanmaması için kişilerin her gün düzenli olarak en az 2 litre sıvı almaları gerekmektedir. Günlük yaşantımızda işte, evde farketmez, nerede olursak olalım bol bol su içmeliyiz. Su bağırsakları çalıştıran en faydalı şeydir. Bağırsaklar kadar böbrekler için de en iyi ilaç sudur. Su hammaddedir. Hammadde olmazsa madde olmaz. Su içmeyip, sıvı almayıp da kabızlıktan şikayet etmek son derece saçma olacaktır. Evden çıkmadan, işe başlamadan su içip tuvalete gitmeliyiz. Tuvalette oturarak kendimizi zorlamadan bu alışkanlığı edinmeye çalışmalıyız. Yemek alışkanlıklarımızı da düzeltmemiz gerekebilir. Mesela çok fazla yemek yerine az ve sık yememiz küçük tabaklarda yememiz faydalı olacaktır. Ara öğünlerimiz de bol bol meyve ve lifli yiyecekler yemeliyiz. İş hayatında masa başında çalışanlar ara ara kalkıp hareket etmeli, çay molasında yürümelidir. Şişman olan kişiler zayıflamak için diyet yapacaklarsa kabız olamamak için alacakları yağ oranına dikkate etmelidir. Kabızlıktan nasıl kurtulacağımızı ve azalmış bağırsak hareketlerini normale getirmek için yapacağımız şeyleri üç madde sıralayabiliriz. Bunlar;

Bol bol su içmek,
Lifli yiyecekler yemek,
Gün içerisinde mutlaka hareket etmektir.

Bunlara rağmen kabızlığınız geçmiyorsa hemen bir doktora başvurun, doktor kontrolünde ve tedavisi doğrultusunda ilaç kullanmaya başlayabilirsiniz. Diyetisyene gitmek de faydalı olabilir.

İlgili aramalar: kabızlıktan nasıl kurtuluruz, kabızlıktan kurtulmak için neler yapmalıyız, kabızlık nasıl geçer, kabızlığı ne geçirir

Kabızlık Nasıl Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

KABIZLIK NEDİR? KABIZLIK NASIL OLUŞUR?

İlk olarak kabızlık tam olarak nedir, bu konu hakkında bilgi sahibi olmamızda fayda vardır. Kabızlık bir kişinin bağırsaklarının hareketinin yavaşlaması ve ya ara ara hareketlenmesinden oluşan bir hastalıktır. Kabızlık her insanda zaman zaman görülebilen bir rahatsızlıktır. Kabızlık denildiğinde ilk olarak aklımıza tuvalete çıkamamak gelir. Normal sağlıklı bağırsaklara sahip olan insanın günde üç kere veya haftada üç kere tuvalete çıkması olağandır. İnsanın dışkılaması, gün içindeki hareketliliğine, aldığı sıvı miktarına, yediği yiyeceklere bağlı olarak değişebilir. Bu sebeple gün içerisinde sağlıklı ve düzenli beslenmeye, bol bol su içmeye dikkat emeliyiz.

Birkaç çeşit kabızlık vardır. Bunlar;

- Kronik hastalıklar sonucu oluşan kabızlık.

- Kullanılan ilaçlarla oluşan kabızlık.

- Hemoroid, apse, enfeksiyon ve vücuttaki su kaybıyla başlayan kabızlık.

- Mekanik kabızlık dediğimiz nedenlerden biri sıvı kaybı ve durumda dışkının hapsettiği su ve bu nedenle hacminin azalması.

8 Aralık 2015 Salı

Tendon Hastalığı

Sponsorlu Bağlantılar:

TENDON HASTALIĞI NEDİR?

Tendon hastalığı genelde fizik-tedavi ortopedi ve nöroloji bölümünde tedavi olan hastalarda olabiliyor. Bu bölümlerde muayene olan hastaların bir bölümünün yumuşak doku romatizmalı olmasında kaynaklanıyor. Tendon, kas ve kemik arasında uzanan yuvarlak dokudur. Tendonlar gerilmeye karşı esnek bir yapıdadırlar. Tendon hücreleri birbirlerini sürekli olarak yenileyerek oluşan hasarları gidermekle birlikte hasarın kapasitesinden fazla olması veya onarımın azalması sonucunda da ortaya çıkan hastalık tendom hastalığıdır. Tendon hastalığının belirtileri ağrı fonksiyon kaybıdır. Tendon hastalığının erken tedavi ile ilerlemesi kronikleşmesi ağrılarınız azalması önlenebilir. Bu hastalıkta tendon kopmuşsa cerrahi müdahale ve rehabilitasyon gerekebilir. Ağrılar fizik tedavi ve ilaçlarla kontrol altına alınabilir. Tedavide ilaç tendonun içine ya da çevresine enjekte edilmelidir. Tendon tedavisinde kortizonlu ilaçlar kullanılacaksa bunun tendonun içine enjekte edilmesi gerekir. Bu ilaç ağrıların azalmasını sağlar ama halen bu da tartışmalıdır. Zira kortizon tendonları zayıflatabilir.

İlgili aramalar:

Menopoz Döneminde Adet Kanaması Görülür Mü?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kadınlar­da yumurtalık fonksiyonları bittikten  sonra, yani adet görmedikleri altı aylık süreçten  başlayıp "menopoz süreci" başlar ve bütün kadınların hayatları­nın yaklaşık olarak üçte biri menopoz süreci dediğimiz bu süreçte geçer­. Bir kadı­nın hayatın­da bu kadar uzun süre alan menopoz esnasın­da bir­takım değişimler olma­sı da normal­. Fakat bir­takım hal­ler var ki, bunları alarm sinyali gibi görmek, dikkat etmek gerek­. Menopoz sonrasındaki kanamalar da, dikkat edilişi lazım olan durumlara bir örnek­. Bu konu hakkında kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr­. Şükrü Sanus’un aktardığı bilgiler şu şekilde;

Menopoz sürecine giren  bir kadın­da normal adetler ve adet arası görülmekte olan kanamalar oluşmaz­. Aylık hormon tedavisi esnasın­da görülmekte olan düzenli kanamalar hariç tutulursa meydana gelen  herhangi bir vajinal kanamaya "menopozdan sonra kanama", "menopozda kanama" ya da "postmenopozal kanama" isimleri veri­lir­­.

Menopozdan sonra süreçte kanama şikayeti hiç bir zaman normal kabul edilemez, genel­de bir sorun göstergesidir ve her zaman araştırılışı gerekir­­.

Nedenler iyi ayırt edilmeli

Menopozdan sonra süreçte kanama şikayeti olan kadınların mutlak suretle jinekolojik olarak değerlendirilişi gerekiyor­. Bu kanamaların bazısı kadın hastalıkları hari­cinde ne­denlerden  ola­bilir, öncelikli olarak bunlar ayırt edilmelidir­­.

Menopozdan sonra kanamaların en  fazla görülmekte olan sebe­bi hormon ilaçları­nın kullanılması­. Osteoporoz ve yaşam kalitesi­ni yükseltmek amacı ­ile verilen  uzun dönem hormon uygulamaları, bir­takım hastalar­da düzenli adet benzeri kanamaların oluşmasına neden  ola­bilir Bu tür ilaç alan hastalar­da kanamalar da düzensiz oluyorsa, yine doktora başvurmakta fayda bulunmakta­.

Günümüzde kullanılan ve kanamaya neden  olmayan hormon ilaçları bulunmakta­. Bu ilaçlar­da da ilk üç ay lekelenmeler, düzensiz kanamalar ola­bilir, fakat sonr­dan olan her çe­şit kanama mutlak suretle araştırmalı­.

Bazen  idrar yolların­dan ya da bağırsaklar­dan gelen  kana* malar da bu çe­şit vajinal kanama* larla karışa­bilir­­.

Menopoz dönemindeki kanamanın kaynağı ne ola­bilir?

Rahim ağzı (Serviks): Buradan kaynaklı olan polip veya başka çe­şit iyi ya da kötü huylu kitleler kanama yapa­bilir­­. Rahim ağzı kanserleri­nin en  erken  bulguların­dan biri yine kanama ola­bilir ve denetimi yalnız­ca jinekolojik bir muayeneyle yapılabilecek kadar kolaydır­­.

Rahim: Rahim iç tabakası­nın (endometrium) aşırı incelme­si veya kalınlaşma­sı (endometrial hiperplazi), burada oluşmuş bir polip, miyom veya başka çe­şit iyi veya kötü huylu kitleler, bir­takım ilaçlar gibi türlü ne­denler kanama yapa­bilir­­.

Vajina: Menopozla beraber meydana gelen  vajinal atrofi ve kuruluk neticesin­de ilişkiye bağlı travmayla kanamalar ola­bilir­­. Aynı şekil­de vajinadan kaynaklı olan bir parça kanamaya sebep ola­bilir­­.

Menopozdan sonra gelişmekte olan bir kanamanın tedavisi bütünüy­le kanamanın nedenine bağlıdır, çokluk aşağıdaki sırayla sebep araştırılır:

* Menopozdan sonra kanama sıkıntısıyla gelen  hastaya öncelikli olarak kanamanın kaynağını belirlemek amacı ile ayrıntı­lı bir jinekolojik muayene yapılmakta­dır­­.

* Spekulumla vajina içerisinde ve rahim ağzın­da bir sorun var mı diye bakılır­­.

* Bunun hari­cinde ultrasonografiyle rahim ve yumurtalıklar değerlendirme yapılmakta­dır­­.  Bazı özel metodlar­la rahim iç duvarını izlemek gerekebilmekte­dir­­.

* Menopozdan sonra süreçte rahim içerisin­den  kanama­sı olan her hastaya biyopsi (probe küretaj) yapılması gerekir­­. Bu işlem hat­ta menopozdan sonra kontroller­de rahim iç zarı (endometrium) 4* 5 mm­.’den  kalın olan hastalara bile, kontrol amacıyla yapılmakta­dır­­.

Özetle menopoz esnasın­da meydana gelen  sebebi bilinemeyen  herhangi bir kanama için "Önemli değil geçer ya da geçti" dememeli, muhakkak bir doktora danışmalıdır.

İlgili aramalar: menopoz döneminde adet kanaması olur mu, menopoz döneminde kanama neden olur? menopozdayken adet görülür mü, adet kesilmesi menopozun habercisi mi

3 Aralık 2015 Perşembe

Adet Düzensizliği Nasıl Anlaşılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Adet düzensizliği çoğu kadında bazı hastalıkların belirtisi olabilir. Adetiniz düzensiz ise bunu ihmal etmemeli kadın hastalıkları bölümüne giderek muayene olunmalıdır. Çünkü erken teşhisle tedavi edilebilecek kanser gibi hastalıklar kolayca engellenebiliyor. Üreme çağındaki kadınlarda adet düzensizlikleri ilk olarak hormon bozuklukları, miyop, kist gibi iyi huylu bazı hastalıkların oluşumlarının görüldüğü gibi kanser ve benzeri kötü hastalıklarında göstergesi olabilir. Adet süreleri ortalama 28-30 günde bir görülüyor fakat bazı kadınlarda bu süre değişebiliyor. Bir hafta önce ya da sonrasına sarkabiliyor. Kadınların adet tarihlerini takip etmelerinde fayda vardır. Düzeni takip etmek için adetin ilk günü ile bir sonraki ay göreceğiniz adetin ilk günü arasındaki süreyi bir yere yazabilirsiniz. Bir kadın 22 günden erken veya 40 günden geç adet görüyorsa düzensiz adet görüyor olabilir. Kanamalarınızın azlığı ya da çokluğu önem taşımaktadır. Uzun süreli kanama görülüyorsa veya hiç kanama yoksa hekime başvurulmalıdır. Kanamanın çok olması, parçalar içeren kanlar akması, kansız kalmanıza neden olabilir. Az kanama oluşu enfeksiyon belirtisi olabilir.

İlgili aramalar: adet düzensizliği nasıl anlaşılır, adet düzensizliği nedir, adet düzensizliği nasıl olur, adet düzensizliğin belirtileri nelerdir

Gizli Şeker Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

GİZLİ ŞEKER NEDİR? ŞEKER HASTALIĞINDAN NASIL KORUNABİLİRİZ?

İnsanların vücudunda bulunan kan şekeri normalden yüksek seviyede olmasına rağmen yine de şeker hastalığı tanısı konacak kadar yükselmiyorsa bu gizli şeker belirtisidir. Buna gizli şeker(pre-diyabet) denilmektedir. Kalp ve damar hastalıkları, normal insanlara göre, gizli şekeri olan insanlarda daha fazla görülmektedir.

ŞEKER HASTALIĞINDAN KURTULMAK İÇİN NELER YAPMALIYIZ?

Doktorunuzun önerdiği diyet, egzersiz ve ilaçlara uymalısınız.
Şeker ölçümünüzü düzenli olarak yaptırmalısınız.
Sigara içiyorsanız ilk fırsatta bırakmalısınız.
Tansiyonunuz yükseliyorsa düşürmek için neler yapmanız gerektiğini öğrenmelisiniz.
Her sene göz doktoruna giderek göz muayenesi yaptırmalısınız.
Böbrek hasarına karşı, kan ve idrar testlerinizi düzenli olarak yaptırmalısınız.
Kan yağı ölçümlerinizi yaptırmalısınız.
Sinir hasarına karşı el ve ayaklarda karıncalanma ve yanma hissi, his azalması varsa doktorunuza mutlaka söylemelisiniz.
Gebe iseniz veya gebe kalmayı istiyorsanız şekerinize mutlaka baktırmalısınız ki ileride olabilecek herhangi bir şeker riskini kontrol altına almış olursunuz.

İlgili aramalar: gizli şeker nedir, gizli şeker nasıl olur, gizli diyabet hastalığı nedir, şeker hastalığından nasıl kurtuluruz

2 Aralık 2015 Çarşamba

Bebeklerde Beslenme Önerileri

Sponsorlu Bağlantılar:

BEBEKLERDE BESLENME ÖNERİLERİ

Bebekler çok fazla yemekler yiyemezler. O nedenle dengeli beslenme içinde olmaları gerekmektedir. Bebeğinizin rutin doktor kontrolleri esnasında hemşire ve doktorunuzdan beslenme ile ilgili bilgiler alıp bunları uygulayabilirsiniz. Her ayda ve her yaşta neler yediğini bilmeniz gerekir. Bebeğinize protein içerikli et peynir ve karbonhidratlı makarna pirinç ayrıca taze meyve sebzelerden yapılmış öğünler oluşturup beslerseniz başarılı olursunuz ve sağlıklı bir bebeğiniz olur. Bebeğinizin aldığı kiloya bakarak doktorunuz sağlıklı beslenip beslenmediğini hakkında size bilgi verebilir. Yeterince meyve ve sebze tüketimi yapmıyorsa bebeğiniz için doktorunuzdan vitamin desteği alabilirsiniz. Vitamin desteğine başlamadan mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Yemek yerken huysuzlanan bebeğiniz için meyveleri minik minik parçacıklar yapabilirsiniz. Makarna da küçük çatal ve tabaklarla neşeli bir şekilde bebeğin önüne konulursa yemesi kolay olacaktır. Bebeğinizin yemek saatleri dışında ara öğünlerine de dikkat etmeniz gerekir. Ara öğünlerde taze sütle yapılmış pudingler ve meyve salataları, sütlü tatlılar hazırlayabilirsiniz.

Bebeklerin Kabızlığı Nasıl Geçer?

Sponsorlu Bağlantılar:

BEBEKLERDE KABIZLIK VE NEDENLERİ

Kabızlık bebeklerde ve çocuklarda sık meydana gelen bir rahatsızlıktır. Bebeklerin büyük tuvaletlerini yapması gerçekten çok önemlidir. Annelerimizin en çok karşılaştığı sorunlardan bir tanesi kabızlıktır. Bebeğiniz anne sütü alıyorsa kabız olması mama alan bebeklere göre daha düşüktür. Anne sütünün hazmı kolaydır. Her beslenmeden sonrada kaka yapabilir. Bu durumda bebeğinizin ishal olduğunu düşünmemeniz gerekir. Bebeğiniz mama alıyorsa kabız olabilir. Bu süre 4 veya 5 gün sürebilir. Kabızlığa müdahale etmek için acele etmemek gerekir. Bebeğinizin kaka yapması bazen normalden biraz uzun sürebilir. Fakat kusma veya karın şişliği gibi durumları varsa doktorunuza danışmanız gerekmektedir. Emziren Annenin kabız olması da bebeği kabız yapabilir. Annelere tavsiyemiz bol bol sıvı tüketip kabız olmamaya dikkat etmeleridir. Bebeğiniz kabızlık problemi için doktorunuza danışarak fitilde kullanabilirsiniz.

Bebek Ağlarsa Ne Yapmalıyız?

Sponsorlu Bağlantılar:

YENİDOĞAN BEBEKLER AĞLARSA NE YAPMALIYIZ? Yeni doğmuş bebeklerimiz neden ağlar? ağladığında neler yapmalıyız genel olarak size aşağıda yazılanlarda anlatacağız.

Bebeğiniz kendi kendini sakinleştirme ve ağlamayı yatıştırma kabiliyetini daha henüz edinememiştir. Tabiî ki bu bazen onun ağlamaya bırakılmayacağı anlamına gelmez fakat ilk olarak kontrol etmemiz gereken onun ihtiyaçlarını giderip bebeğinizin rahat uyuyabileceği bir yer hazırlamaktır. Annelik içgüdüsüyle onu sürekli yanımızda veya aynı yatakta uyutmamalıyız.

Bebek Ağladığında Ne Yapmalıyız?

Bebeğiniz ağlamaya başladığı zaman yanına gitmek tabi ki ilk adımdır.

Bebekler neden ağlarlar?

Aklımıza bebekler neden ağlarlar sorusu gelir, bunun için farklı ağlama şekillerini öğrenmeye çalışabiliriz. Herhangi bir şeye ihtiyacı olup olmadığını anlayabilmek için altına bakabilir' eğer altı kirli ise yavaş ve nazik hareketlerle bezini değiştirebilirsiniz. Uzun süreli olarak altı açılmazsa pişik olabilir ve ağlaması artar. Fakat bunları yaparken abartmayın, sürekli ağlamasın diye de aynı işlemleri yapmayın. Altının ıslak olmadığından, aç olmadığından ya da ağrısı olmadığından emin olduğunuzda, sakinleştirici yöntemler deneyebilir veya bebeği kendi haline bırakabilirsiniz. Gaz sancısı çekiyorsa bebeğinizin sırtına hafifçe masaj yapabilir, doktorunuzun tavsiye edeceği gaz damlalarını kullanabilirsiniz. Belki de çok heyecanlı ve hareketli uzun bir dönemin ardından gözlerini açtığı yeni ortama alışmaya ve sadece deşarj olmak istiyordur. Yaptığınız herşeye rağmen çok uzun süre ağlamaya devam ediyorsa bir çocuk doktoruna götürmekte fayda vardır.

Kış Aylarında Bebek Cilt Bakımı

Sponsorlu Bağlantılar:

KIŞ AYLARINDA BEBEKLERİN CİLT BAKIMI NASIL YAPILIR?

Bebeklerin ciltleri hassas, ince ve naziktir. Bu nedenle dış etkenlerden, kuru ve soğuk havadan daha çabuk etkilenebilirler.

Bebekleri kış aylarında havanın bu kötü etkilerinden bazı önlemler alarak korumak mümkün. Kış aylarında bebeklerimizin sıvı tüketimine dikkat etmeliyiz. Terlemenin azalması sözkonusu olduğu için, soğuk ve ayaz havalarda cilt tahriş olur ve kurur. Özellikle her banyodan sonra bebe yağıyla ciltlerini nemlendirmemiz gerekir. Çünkü bebeğin derisi kuruduğunda ciltte çatlaklar ve deri dökülmesi meydana gelebilir. Ayrıca bebeklere banyo yaptırırken bebe şampuanlarının kullanılması, cildi tahriş etmeyen sabunların kullanılması önerilir. Bebeğinizi liflerken onun cildini tahriş etmeyecek yumuşak ipli lifler kullanılmalıdır. Normal bebeklerde de görülen cilt kuruluğu, atopik bünyeli bebeklerde daha çok abartılı olabilir.

Bebeklerde seborenin gelişmemiş olması sebebiyle, bebeklerin saçlı derileri biz yetişkinler gibi sık yağlanıp kirlenmez. Haftada bir veya iki yıkama yeterli olmaktadır. Bebeğinizin el ve yüz temizliğinin alkolsüz mendillerle veya ıslak bezle yapılması gerekir. Cildin nemini kaybetmemesine dikkat edilmelidir. Havanın ve rüzgarın kötü etkilerine karşı, kış mevsiminde bebeğimizi dışarı çıkardığımızda vücutlarını sıkıca örtecek giysiler giydirmeliyiz. Küçük çocuklara da kış mevsiminde külotlu çoraplar giydirmek, bacaklardan ve ayaklardan gelecek havanın direncini kırarak hem soğuktan hem de soğuğun cilde vereceği zararlardan çocuğumuzu korur.

1 Aralık 2015 Salı

Şeker Hastalığının Nedenleri ve Çeşitleri

Sponsorlu Bağlantılar:

ŞEKER (DİYABET) HASTALIĞININ NEDENLERİ VE ÇEŞİTLERİ

Hayatımız boyunca gündelik yaşamamızı devam ettirebilmemiz için vücudumuzun glikoz dediğimiz bir çeşit şekere ihtiyacı vardır. Vücudumuz bu ihtiyacını nişastalı ve şekerli gıdalardan alır. Sindirim sistemimiz sayesinde, bu gıdalar glikoza çevrilerek kana karışır.Vücudumuzun .glukozu enerji olarak kullanabilmesi için pankreas denilen organımız insülin üretir. Pankreas insülin yapamadığında glikozu (şeker) kullanamaz ve kanımızdaki bu glikoz yükselir ve giderek artar. Bu "şeker hastalığı" dediğimiz hastalığa çevirir.

Şeker hastalığı, diyabet 1 ve 2 olarak ikiye ayrılır. Diyabet 1 genç yaşlarda başlar vücuttaki insülin miktarı ya azdır ya da tamamen bitmiştir. Diyabet 2 dediğimiz şekerde yetişkinlerde insülin üretimi eksikliğinden meydana gelmektedir. Şeker hastalığı her yaşta görülebilir. Bazı kişilerde risk artmaktadır. Bunlar şişman olanlar, ailede varsa, strese bağlı olanlar, 4 kilogramdan fazla doğan bebeklerde diyabet riski artar. Şeker hastalığının bazı belirtileri vardır. Bunlardan bazıları sık idrar yapma, ağız kuruması, cilt yaraları, çok su içme ve sık sık enfeksiyon geçirmektir.

Bebeğin Çamaşırları Nasıl Yıkanmalıdır?

Sponsorlu Bağlantılar:

BEBEK GİYSİLERİNİ YIKARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

Bebeklerin kıyafetlerini gelişigüzel çamaşır makinesine atamazsınız. Dikkatli olmanız gereken bazı önemli noktalar vardır. Hamilelik devam ederken bebeğinizin kıyafetlerini neyle ve nasıl yıkayacağınızı ögrenmeye çalışmış ve bununla ilgili büyüklerinizden bilgiler almaya çalışmış olabilirsiniz. Bebeğinizin çamaşırlarını özellikle iç çamaşırlarını zıbın ve vs. kıyafetlerini yıkarken dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar vardır. Bunlara gelin birlikte değinelim.

1. Giydirmeden önce yıkanması

Bebeğinizin tenine temas edecek her şeyi önceden yıkamanızda fayda vardır. Temizlemenin yanı sıra kir, toz ve gözle görünmeyen mikroplardan arındırmış, çamaşırlarda oluşabilecek bakterileri engellemiş olursunuz. Mağazalardan yeni alınan kıyafetler uzun süre beklemiş bakteri oluşmuş olabilir. Bebeğinize yeni gelen hediye kıyafetlerini de mutlaka yıkayın. Yeni kıyafetlerde tüyler ipler bebek terlediğinde cildine yapışır ve kaşındırır. Bunlara da dikkat etmeniz gerekir. Ayrıca giyecekleri korumak için üzerinde bulunan kimyasallar bebeğinizin hassas tenine zarar vermesini engellemiş olursunuz. Sadece bebekler için değil kendimiz için de yeni aldığımız kıyafetleri mutlaka ilk olarak yıkayıp sonra giymeliyiz.

Bebeğinizin cildine temas eden nesneler

Çamaşırlar (tişörtler, fanilalar, külotlar, çoraplar ve uyku tulumu)
Mama önlüğü
Çarşaflar, battaniyeler, diğer kumaşlar...
Bebek battaniyeleri
Annenin kıyafetleri

2. Hangi deterjanı kullanmalıyız?

Marketlere deterjan almaya gittiğiniz zaman raflarda bir çok seçenek göreceksiniz. Bunların arasından kullanacağınız deterjanın formülünde ne kadar az boya ve parfüm olursa o kadar iyidir. Bebekler için yapılmış deterjanlarda varsa onları da kullanmanız gerekir. Bebeğinizin gelişim sürecinde kimyasallara alerjisi olmadığını öğrenince kullanmanız daha iyi olur.

İlgili aramalar: bebeğin çamaşırları nasıl yıkanmalı, bebeğin kıyafetleri nasıl yıkanmalıdır, bebeğimin çamaşırları için hangi deterjanı kullanmalıyım

29 Kasım 2015 Pazar

Hızlı Kilo Vermek Zararlı Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Neredeyse hızlı kilo vermek diye bir şey yoktur. Çünkü hızlı kilo verenler genelde sonrasında verdikleri kiloların daha fazlasını verdiklerinden daha hızlı bir şekilde almaktadır.

Yaz tatiline düzgün bir vücutla girmek isteyenler, düğün hazırlığında olanlar, aldığı kiloları bir an evvel vermek isteyenler en  hızlı kilo verdiren  diyet listesi arayışına girerler. Lakin hızlı kilo vermek uğruna sağlığımızı ciddi tehlikelere sokabiliriz.

Beslenme ve Diyet Uzmanı olan Banu Kazanç, bilhassa kısa bir zaman­da fit görünüme kavuşmak amacıyla uygulanmakta olan diyetlerin; kansızlıktan tutun saç dökülmesine, tansiyon düşüklüğün­den  adet düzensizliğine kadar pek çok ciddi sağlık sorununa yol açabileceği­ni belirtiyor­.

Sabahleyin sadece kibrit kutusu kadar peynir yemeyi öğütleyin sonrasında kilometrelerce yürüten veya koşturan, öğlen  yağsız küçük bir salata yediren yine saatlerce spor salonun­da kal;mayı öğütleyen, akşam hiç bir şey yemeden koşu bandın­da koşmamızı öğütleyen yemek programları var. Böyle bir program belki size çok kısa bir zaman­da çok zayıflatır­­. Peki ya sonrasında olacaklar? Kilo verirken  ruh ve beden  sağlığı­nın korunma­sı gerektiğine de dikkat çeken  Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç, işin sırrı­nın metabolizmayı hızlandıran dengeli bir beslenme programı ve bunu destekleyen  bir spor planı olduğunu söylüyor bize­. Aksi takdir­de vücut bu diyetlerden olumsuz etkileniyor, hat­ta ciddi sağlık problemi ortaya çıkıyor. Nadir de olsa hızlı kilo vermek için yapılan diyetlerden ölen insanlar olduğunu da unutmayalım.

Hızla Kilo Veren  Vücut­ta Neler Oluyor?

Bilinçsiz bir şekilde yapılmakta olan kalorisi çok ­düşük sağlıksız zayıflama diyetleri; konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, bitkinlik, kalpte ritim bozukluğu, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizliği, kansızlık, kabızlık, ciltte kuruluk, saç dökülmesi gibi pek çok sağlık sorununa neden  olabilmekte­dir­­. Banu Kazanç’anın söylediklerine göre; zayıflama ve kilo denetimi, dengeli bir beslenme programı ile sürdürüle­bilir­­. Kısa sürede kilo kaybettireceği söylenen  karışımlar; diüretik (idrar söktürücü), laksatif (bağırsak boşaltıcı) özellik taşıyor­. Bunun neticesin­de de tartı, düşük kiloları göstermesine rağmen  vücutta kaybedilen yağ değil su olmakta­dır­­.  Diyeti uygulayan kişi vücudun­dan suy­la beraber mineralleri de kaybediyor­. Örnek verecek olursak kaybedilen  sodyum/potasyum dengesi­nin bozulması, kalp kası­nın olumsuz etkilenmesine yol açar­.

Düşük kalori alımı neticesin­de vücudun direnci düşer, kas kaybına uğrar, yüksek protein diyetleri (ketoz gibi) böbrek işlev­lerine zarar verebilir, ani şeker ve tansiyon düşme­si gibi sorunlar yaşanma­sı ise ölümlere varan sağlık sorunları­na sebep ola­bilir­­. Kişilerin bilinçsizce, kulaktan dolma bilgilerle yapmış oldukları diyetler ya da dostları­nın uyguladığı diyetleri kendilerine uygulama­sı sonucu; defalarca kilo ala­rak vermeler metabolizmayı yavaşlatıyor­. Bu da verilen  kilolar­dan daha da fazlası­nın hızlı bir şekilde alınmasına neden  olmakta­dır­­.

Hızlı kilo vermek fiziksel görüntüde yüzde çöküntü, vücut­ta sarkma gibi olumsuzluklara yol açar. Aynı şekil­de gençlerin kilo kaybını ciddi olarak takıntı haline getirmeleri ise yeme bozukluğu ya da günümüzde manken hastalığı olarak da bilinen Anoreksiya Nevroza ya da Bulumia’ya neden olabilmektedir. Bunların dışında ciddi psikolojik sorunlara da yol açıyor­. Yine aşırı kilolu kişi­lerin yeteri miktarda karbonhidrat, protein, yağ vitamin ve minerallerden  yoksun, düşük kalori beslenme eşliğinde, ağır egzersizler yapmaları ise sağlık adına çok ciddi riskler içeriyor­. Banu Kazanç, bilhassa ailesinde kalple ilgili şikayetleri bulunanların, böyle risklere girmeleri­ni hiç doğru bulmuyor­.

Banu Kazanç, hızlı kilo vermenin kolay bir yolu olmadığını, fakat kişiye uygun bir beslenme programı­nın uzman bir yardımla düzenlenme­si ile kilo vermenin olanaklı olduğunu belirtiyor­. Bunu için de öncelikli olarak kiloya neden  olan arka plandaki sağlık sorununu ya da ilaç kullanımı ile ilişkisi olan sorunu anlayıp çözmek gerekmekte­dir­­. Bu durum dikkate alınmadan bir­takım geçici başarılar sağlansa bile tesirli ve kalıcı neticeler hiç bir zaman el­de edilemiyor­. Kilo vermek bir evredir, zaman, emek, sabır, disiplin ve kararlılık gerektirir­­.

28 Kasım 2015 Cumartesi

Yeni Doğan Bebeğin Saçını Nasıl Kuruturuz?

Sponsorlu Bağlantılar:

Yeni Doğan Bebeğin Saçını Nasıl Kuruturuz?

Yeni doğan bebeklerinin de her bireyde olduğu gibi belli aralıklar ile temiz ve sağlıklı gelişimi için yıkanması ve temizlenmesi gereklidir. Bebeğinizin mikrop gibi zararlı canlılardan kurtulması sağlıklı gelişimi için çok önemlidir. Aksi halde bebekler de bazı mikrobik hastalıklar ortaya çıkar ve bunlar bebeğe zarar verebilir.

Bebeğinizin yıkanmasından sonra yapılması gereken önemli konula vardır. Bunlardan birincisi yeni doğan bebeğinizin saçı nasıl kurutulur? sorusu ile karşımıza çıkar ve bebeğimizin hasta olmaması için çok önemlidir. Yeni doğan bebekler, birkaç aylık olmuş ya da gelişim sürecinin daha ileri safhalarında bebeklere göre hassas bir yapıda olurlar. Bebeğinizi yıkarken nasıl hassas ve yavaş hareketler yapıyorsanız saç kurutma esnasında da aynı hassasiyet devam etmelidir. Bebeğimizin hassas bir dönem içerisinde bulunduğunu hiçbir zaman unutmamız gerektiğidir.

Yeni doğan bebeğin saçını kuruturken dikkat edilmesi gerekenler

Uzmanların bebeğin saçını kuruturken ilk önerdikleri şey, bebeğe hassas davranmamızdır. Diğer bir husus saç kurutma için fön makinası ya da benzer cihazlar kullanılmaması gerektiğidir. Çünkü fön makinası yetişkinlerin bile kullanması tavsiye edilmeyen bir cihazdır. Fön makinasını insanlar genellikle yanlış kullanmakta ve saçlarına çok büyük zararlar vermektedir. Bebeğinizin ağzı var dili yok diyeceğimiz dönemde, fön makinası ile saçını kurutayım derken yakabilir ona ve kendinize büyük zarar ve pişmanlık verebilirsiniz. Bunun yerine onu yıkadıktan sonra pamuklu ve yumuşak bir havlu ile yumuşakça saçlarını okşayarak kurutabilirsiniz. Bunu yaparken acele etmemeliyiz. Yavaş hareketlerle bebeğimizin saçlarında ıslaklık kalmayana kadar yeterince kurulamalıyız. Kurulamadan sonra da soğuk ortamlardan ve rüzgarlı havadan uzak durmak gerekir. Bebeğin saçları havluyla ne kadar kurutulsa da bir miktar nemli olacağından sıcak bir yerde tamamen kuruması beklenmelidir.

İlgili aramalar: bebeğin saçı nasıl kurutulur, bebeklerde saç kurutma nasıl yapılır, yeni doğmuş bebeğin saçını neyle kurutmalıyız